Vera Rubin

« Geri

Vera Rubin

Vera Rubin’in babası, Philip Cooper Pesach Kobchefski adıyla Litvanyanın Vilnius şehrinde doğmuş bir elektrik elektronik mühendisiydi. Annesi Bessarabia (Ukrayna) doğumlu Rose Applebaum’dur. Anne Applebaum, Bell Telefon Şirketinde hatlarda kullanılması gereken kablo uzunluğunu hesaplamakla görevlidir. Rubin’in bir de Ruth Cooper Burg adında bir ablası vardır. Ablası Amerikan Savunma Teşkilatında idari hâkim olarak çalışmaktaydı. Lisans eğitimini Vassar Üniversitesinde tamamlayan Rubin, lisansüstü eğitimi için Princeton Üniversitesine başvurdu. Ancak üniversitenin kataloglarına bile ulaşamadı çünkü Princeton Üniversitesinin lisansüstü astronomi programına kadınların girmesi o tarihte yasaktı. (bu yasak 1975’e dek sürdü.)

Bu nedenle Rubin lisansüstü eğitimi için Cornell Üniversitesi fizik bölümüne başvurdu. Burada Philip Morrison, Richard Feynman ve Hans Bethe gibi önemli fizikçilerle çalışma fırsatı buldu. 1951 yılında eğitimini tamamladı, master tezinde galaksilerin hareketine dair Hubble Teleskobu gözlemlerinden yararlanarak sapmaların ilk gözlemlerini yaptı. Galaksilerin, o zamanlar büyük patlama kuramının iddia ettiği gibi bir merkezden dışarıya doğru değil de, henüz bilinmeyen merkezler çevresinde dairesel hareket ettiğini iddia etti. Öne sürdüğü bu iddialar o zaman çok kabul görmedi.

Rubin, doktorasını Georgetown Üniversitesinde, Profesör Doktor George Gamow’un yanında yaptı. Doktora tezini 1954’te bitirdi. Bu tezde, galaksilerin rastgele uzaya dağılmadığını bunun yerine gruplar halinde olduklarını göstermeye çalışıyordu. Bu galaksi topluluklarının var olduğu teorisi yayınlandıktan 20 yıl sonrasına kadar kabul görmeyecekti.

1960’a gelindiğinde, Rubin Caltech Üniversitesi’nin efsanevi Palomar Gözlemevinde gözlem yapan tek kadın olmayı başarır, ancak burada da, bölümü tekelinde tutan “erkekler kulübü” ona zor anlar yaşatacaktır. Ona bölümde kadınlar tuvaleti bulunmamasının büyük bir problem olduğunu söylemeleri, Rubin için zerre engel teşkil etmez. Her zamanki kararlılığıyla odasına gidip, eline aldığı küçük bir kağıt parçasını etek şeklinde keserek bunu tuvaletin kapısındaki erkek figürünün üzerine yapıştırır ve ardından erkek meslektaşlarına şöyle söyler:

“Bakın, artık kadınlar tuvaletiniz var.”

Rubin, galaksinin merkezindeki yıldızların nasıl yörüngede döndüğünü anlamak için, 1960 yılında Carniege Enstitüsü’nde, meslektaşı Kent Ford ile birlikte Andromeda Galaksisini, diğer adıyla M31’i incelemeye koyuldu. İki bilim insanı da galaksinin merkezinden farklı uzaklıklardaki gaz ve yıldızların yörünge hızlarına bakarak, M31’deki kütle dağılımını belirlemek istiyordu. Newton’ın evrensel kütleçekim yasasına göre, merkeze daha uzak olan bir nesnenin, yakın olana göre daha yavaş yörüngede dönmesini bekliyorlardı. Ancak şaşırtıcı olarak, uzaktaki yıldızların, merkezdekilerle aynı hızda döndüklerini gördüler.

Düzinelerce galaksiyi inceledikten sonra, 1970 yılında Rubin ve meslektaşları, yıldızların hareketinden görünen kütlenin ötesinde bir şeyin sorumlu olduğunu buldular. Her spiral galaksi, karanlık bir “hale”nin içine gömülüydü. Yani ışığı yaymayan ve galakside, gözle görebileceğimiz alanın ötesine ulaşan bir şey vardı. Buna karanlık madde deniyordu. Karanlık maddenin ışık yayan galaksiden 5 ila 10 kata kadar daha fazla kütle içerdiğini buldular.

Rubin’in çığır açan keşfinin bir sonucu olarak, evrenin %90’ının bu görünmez maddeden oluştuğu aşikar hâle geldi. Karanlık maddenin varlığı, ilk kez Caltech’te çalışan İsveçli astrofizikçi Fritz Zwicky tarafından işaret edilmişse de, Rubin’in çalışmasına değin doğrulanmamıştı.

KARANLIK MADDE NEDİR?

Karanlık madde, galaksileri bir arada tutan "görünmez ağ" olarak tanımlanıyor. Bilim adamları, karanlık madde kümelerinin zaman içinde nasıl değiştiğini izleyerek evrenin genişlemesini sağlayan karanlık enerjinin gizemini çözmeyi planlıyor.

Evrenin yüzde 68'inin karanlık enerjiden, yüzde 27'sinin karanlık maddeden ve yüzde 5'inin de insanoğlunun bildiği maddelerden oluştuğu sanılıyor.

Karanlık madde, kozmoloji ve astronomi ile ilgili gözlemleri açıklamak için öne sürülen bir madde türüdür.

Karanlık madde parçacıkları, ışıkla etkileşmediği için doğrudan gözlemlenemez, ancak çevrelerinde sebep oldukları etkiler sayesinde varlıkları anlaşılabilir.

NOBELE LAYIK GÖRÜLMEYEN ÖDÜLLÜ BİLİM KADINI

Rubin, astronomi alanında pek çok ödüle layık görüldü. 1993’te ABD’nin en önemli bilim ödülü sayılan Ulusal Bilim Madalyası’nı kazandı. 1996’da, Kraliyet Astronomi Cemiyeti tarafından 1928’den bu yana Altın Madalya verilen ilk kadın oldu. Tüm bunlara rağmen, devrim yaratan çalışması nedeniyle kendisine Nobel verilmemiş olması, bu ödüllerin paylaşımındaki sorunların da bir göstergesi olarak görülebilir (Yaptığı çığır açıcı çalışmalara rağmen Nobel ödülü alamayan bir diğer kadın bilimci için bkz. Rosalind Franklin).

Yine de Rubin, bu ödülü alıp almamayı hiç umursadı. O, kendi çalışmasından ve bilime yaptığı katkılardan yeterince mutluydu:

“…sayılarım ismimden daha önemli. Eğer astronomlar, yıllar geçse de halen benim verilerimi kullanmaya devam ediyorsa, bu benim için en büyük iltifattır.”

***https://www.wikizero.pro/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvVmVyYV9SdWJpbg

***https://www.matematiksel.org/erkek-egemenligine-meydan-okuyan-karanlik-maddenin-leydisi-vera-rubin/

***https://www.ntv.com.tr/teknoloji/vera-rubin-hayatini-kaybetti-karanlik-maddeyi-kesfetmisti,naD1A_s0Wk2E1zj0gJVGsw

Mary Anning Kimdir?

Sophie Germain Kimdir?

Edwin Hubble Kimdir?


CANLIDERSHANE.NET

Başarıya ulaşmanın en kısa yolu! Bizimle eğitim hep yanıbaşınızda!

Yukarı Çık