28 Mayıs 1524'de İstanbul'da doğan Sultan İkinci Selim'in babası Kanuni Sultan Süleyman, annesi ise Hürrem Sultan'dır.
"Sarı Selim" olarak da anılan II. Selim, Kütahya sancakbeyi iken aldığı, babası Cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın ölüm haberi üzerine İstanbul'a gelerek 30 Eylül 1566 günü 42 yaşında iken tahta geçti ve babası Kanuni Sultan Süleyman'dan 14.892.000 km kare olarak devraldığı İmparatorluk topraklarını, oğlu Sultan Üçüncü Murad'a 15.162.000 km kare olarak bıraktı.
Babasının saltanatı sırasında diğer kardeşleri Şehzade Bayezid ve Şehzade Mustafa'nın bertaraf edilmesiyle kolayca tahta geçti ve adını aldığı dedesi Yavuz Sultan Selim ve babası Kanuni'nin aksine oldukça silik bir idare sergilemiştir. Tahta olduğu dönemde Osmanlı Devleti, Sokullu Mehmed Paşa gibi devrin büyük devlet adamları sayesinde ihtişamını sürdürdü.
1568 yılında vergilerini düzenli ödemeyen ve fırsat buldukça Osmanlı kuvvetlerine saldıran Cenevizlilerden Piyale Paşa komutasında gönderilen bir donanmayla Sakız Adası alındı.
SAKIZ ADASI'NIN FETHİ
Denizlerde büyük bir güç olan Osmanlılar Akdeniz adalarının önemli kısmını almışlardı. Cenevizlilerin elinde olan Sakız ise alınmamış, bir miktar vergi ile yapılan ticari antlaşmayla kontrol altında tutulmuştu. Sakız adası Ege denizinde önemli ticari depo vazifesi görüyordu. Kapitülasyonu olamayan devletler de mallarını Sakız'a getiriyor ve buradan Venedik, Ceneviz, Dubrovnik, tüccarı vasıtasıyla Osmanlı limanlarına taşıyorlardı.
Adadaki Cenevizliler vergilerini düzenli ödemiyor, fırsat buldukça Osmanlı kuvvetlerine saldırıyorlardı. Bu durum karşısında Piyale Paşa komutasında gönderilen bir donanma burayı fethetti ve Piyale Paşa vezirliğe atandı.
ENDONEZYA VE YEMEN SEFERLERİ
Kanuni zamanında başlayan Hint okyanusundaki mücadeleler Sultan İkinci Selim zamanında da devam etti. Yemen çıkan ayaklanma üzerine sefer düzenlendi ve orada 1570 yılında çıkan ayaklanma bastırıldı.
TUNUS VE KIBRIS'IN FETHİ
1570 yılının Ekim ayında Kıbrıs'taki irili ufaklı tüm şehirler alınmasına rağmen Kıbrıs'ın en önemli kentlerinden olan Magosa henüz alınamamıştı. Lala Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı birlikleri yardımcı birliklerin de gelmesiyle, Magosa Kalesi'ni karadan ve denizden kuşatmaya başladı. Yaklaşık bir yıl süren kuşatmadan sonra 4 Ağustos 1571 tarihinde Magosa da teslim olmak zorunda kaldı Adaya Türkler yerleştirildi.
İNEBAHTI DENİZ SAVAŞI
Kıbrıs'ın alınması Avrupa'da bir Haçlı donanmasının hazırlanmasına neden oldu. Don Juan komutasındaki Haçlı donanmasında Venedik, İspanya, Malta, Papalık ve diğer İtalya hükümetlerine ait gemiler bulunuyordu. Osmanlı Donanmasının değerli komutanları Pertev Paşa ve Uluç Ali Paşa bu karşılaşma sırasında savunma yapılmasını istedilerse de Kaptan-ı Derya Ali Paşa saldırıda bulunulmasını istedi.
İki donanma Mora'nın kuzey, Orta-Yunanistan ile Karlıeli'nin güney kapılarında bulunan İnebahtı körfezinde karşılaştı (7 Ekim 1571). Şiddetli çarpışmalardan sonra Kaptan-ı Derya Ali Paşa ve beraberindekiler şehit düştü. Osmanlı donanması beklemediği bir darbe aldı ve çok sayıda gemisi batırıldı. Savaşta büyük başarılar göstererek gemilerini kurtarmayı başaran Uluç Ali Paşa Sokullu Mehmed Paşa tarafından, Kaptan-ı Derya makamına getirildi.
Sokullu Mehmed Paşa yeni bir donanma hazırlamasını istedi. Bunun için çok sayıda malzemeye ihtiyaç olduğunu kısa süre içinde böyle bir donanmanın hazırlanmasının zor olduğunu söyleyen Uluç Ali Paşa'ya Sokullu; "Bütün donanmanın demirlerini gümüşten, halatlarını ibrişimden, yelkenlerini atlastan yapabiliriz. Hangi geminin malzemesi yetişmezse gel benden al." demesi Osmanlı Devletinin o dönemdeki gücünü göstermesi açısından önemlidir.
Sokullu Mehmed Paşa gönderilen Venedik elçisine İnebahtı Deniz Savaşıyla ilgili olarak "Biz Kıbrıs'ı almakla sizin kolunuzu kestik, siz İnebahtı'nda bizi yenmekle, sakalımızı traş ettiniz. Kesilen kolun yerine yenisi gelmez, fakat kesilen sakalın yerine daha gür çıkar." Bununla beraber İnebahtı faciasından sonra kaybedilen binlerce denizciyi yerrine getirmek kolay olmamış ve tecrübesiz, leventlerden teşkil edilen yeni donanma Osmanlı'ya Akdeniz'de eski kudretini kazandıramamıştır. Artık Avrupa siyasetini yönlendirecek ve ticaret yollarını hakimiyet altına alacak Hint Seferleri gibi büyük projelere de edilmemiştir.
KANAL PROJELERİ
Astrahan'ı Türklerden alan Rusların amacı güneye doğru inmekti. Osmanlı Devleti 13 yıl sonra Astırhan'a sefer düzenlemeye karar verdi. Bu seferle beraber Don ve Volga nehirlerinin birleştirilmesi de düşünüldü. Bu sayede Karadeniz ve Hazar birbirine bağlanacak Osmanlılar Asya içlerine hakim olabileceklerdi. İran tehlikesi ortadan kalkacak Rusların güneye inme hayalleri ortadan kalkacaktı.
Kanal açılma işi Defterdar Kasım Bey'e verilmişti. Kanal'ın üçte biri tamamlanmış olmasına rağmen Kırım Hanının kışın çok uzun ve soğuk olacağı yönündeki olumsuz propagandaları asker ve işçiler üzerinde olumsuz etkiler bıraktı. Kışın gelmesiyle proje yarım kaldı ve bir daha devam edilmedi.
Süveyş Kanalı'nın açılması düşüncesi de yine Sultan İkinci Selim zamanında gündeme geldi. Mısır Beylerbeyinin konuyla ilgili sunduğu proje Sokullu Mehmed Paşa'nın bu konuya yeterince önem vermemesi yüzünden ortadan kalktı.
Sultan İkinci Selim'in kendisi 8 yıl padişahlık süresi boyunca hiç sefere çıkmadı ve 15 Aralık 1574 günü vefat ettikten sonra naaşı Ayasofya'ya defnedildi. Sultan İkinci Selim İstanbul'da ölen ilk Osmanlı Padişahı oldu.
***https://www.timeturk.com/ikinci-selim/biyografi-780163
***http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=415
***http://www.memleket.com.tr/2-selim-kimdir-sehzade-selimin-hayati-390387h.htm