2. OSMANLI TOPLUMUNUN SOSYAL YAPISI
1) Yönetenler: Padişahın idari ve dini yetki tanıdığı devlet görevlileridir. Bu grup 3'e ayrılırdı:
2) Seyfiye (sadrazam, beylerbeyi, sancak beyleri, neferler, tımarlı sipahiler): Bu sınıf askerlik ve yöneticilik yapıyordu ve vergiden muaf tutulmuşlardı.
3) İlmiye (kadılar, kazaskerler, imamlar, müezzinler, şerifler, tarikat şeyhleri, şeyhülislam) Bu sınıfı oluşturan kişilere ulema adı da verilmektedir. Bu sınıfın en kıdemlisi şeyhülislam ve kazaskerdir.
4) Kalemiye (defter eminleri, reisülküttap, Anadolu ve Rumeli defterdarı, nişancı) Bir nevi devletin bürokrat kesimidir. Kalemiye mensuplarında usta – çırak ilişkisi göze çarpmaktadır.
b) Yönetilenler. Bu sınıfa reaya (halk) adı verilmektedir. Osmanlı toplumunun büyük bir kısmını oluşturmaktadırlar. Köylüler, şehirliler, göçebeler, askeri, ilmi ve kalemi olmayanlar bu sınıfı oluşturmaktadır.
3) SOSYAL HAREKETLİLİK
a) Yatay Hareketlilik. Devleti oluşturan fertlerin herhangi bir statü değişmesi olmadan bir yerden başka bir yere göç etmesine denir. Göçler buna örnektir.
b) Dikey Hareketlilik. Dikey hareketlilikte sınıflar arası geçiş anlamını içerir. Mesela yöneten sınıfından yönetilen sınıfına geçme veya yönetilen sınıfından terfi edip yöneten sınıfına geçme gibi. Dikey hareketlilik gayrimüslimler için de geçerliydi. Meselâ devşirme sistemi ile bir gayrimüslim sadrazamlık makamına kadar yükselebiliyordu.
4) MİLLET SİSTEMİ. Osmanlı Devleti bünyesinde Hristiyan Yahudi, Ermeni gibi farklı etnik gruplar yaşıyordu. Devlet uyguladığı politikalar sayesinde bu farklı grupları rahatça bir arada tutmuştur. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u aldıktan sonra buradaki Rum ve Ermenileri özerk cemaatler şekline getirmiş hatta bu unsurların başına bizzat patrik atamıştır. Osmanlı özerk cemaatler şeklinde örgütlediği bu unsurlara daha sonra "millet" adını vermiştir. Fatih Sultan Mehmet, 1461'de İstanbul'da Gregoryen Ermeni Patrikhanesi'ni kurdu. Bursa Metropolit'i Ovakim'i patrik olarak atadı. Fatih Sultan Mehmet'in başlattığı bu uygulama Yavuz Sultan Selim Dönemi'nde genişleyerek devam etmiştir. I. Mahmut'a ait aşağıdaki söz, Osmanlının millet sistemine ne kadar önem verdiğini gösterir.
"Ben tebaamdan Müslümanları camide, Hristiyanları kilisede, Yahudileri ise havrada görmek isterim.".
OSMANLI DEVLETİ'NDE SOSYAL YARDIMLAŞMA ÖRNEKLERİ
a) Ahilik: Abbasilerdeki karşılığı Fütüvvet Teşkilatı'dır. Ahi Evran Hazretleri tarafından Hacı Bektaşi Veli'nin tavsiyeleriyle kurulan esnaf dayanışma teşkilâtıdır. Ahiliğin kendine özgü kuralları vardır. Ahilikte iyi ahlâk, doğruluk, kardeşlik ve yardım severlik esastır.
Ahilik sayesinde Anadolu'da Türkleşme hızlandığı gibi Türk şehirciliği de gelişmiştir.
b) Sadaka Taşları: Bu taşlar 1,5 – 2 m yüksekliğinde olup mermerden yapılmıştır. Sadaka verenler parayı çanak şeklindeki oyuğa bırakırlar. Bu sayede en hayırlı yardım sayılan gizliden gizliye yardım yapılmış olurdu. Dilenmekten çekinen ihtiyaç sahibi günün belli bir vaktinde taşın bulunduğu yere giderek ihtiyacı kadar parayı alabiliyordu.
c) Zimen Defter: Bu defter borçlu ile borcunun yazılı olduğu defterdir. Özellikle Ramazan ayında maddi durumu iyi olan insanlar rastgele bir bakkala girip zimen defteri olup olmadığını sorduktan sonra; "Lütfen baştan, ortadan ve sondan şu kadar kişinin borcunu hesaplar mısın?" diye sorar ve ardından da hiç tanımadığı insanların borcunu öderdi.
5) SOSYAL HAYAT. Osmanlı toplumunda günlük hayat; saray, şehir köy ve konargöçer hayatı olmak üzere dörde ayrılır.
a) Saray Hayatı: Hânedan üyeleri ve yöneticilerin büyük kısmı sarayda yaşardı.
b) Şehir Hayatı: Ticari hayatın ve kültürel etkinliklerin yaşandığı şehirlerdir. Burada Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar beraberce yaşıyorlardı..
c) Köy Hayatı: Köylerde temel geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. İmam ve kefhüdalar köy yönetiminden sorumlu idiler. Köyde yaşam yazın bağ ve bahçelerde çalışarak, kışın ise köy odalarında sohbet ederek geçiyordu.
d) Konargöçer Hayatı: Göçebe yaşıyorlardı. Geçim kaynakları hayvancılıktı. Yayla veya kışlaklarda yaşıyorlardı. Göçebelerin kurdukları çadırlara ev veya yurt diyorlardı.
D) TANZİMAT SONRASI OSMANLI TOPLUM YAPISINDA DEĞİŞMELER. I. Mahmut Dönemi'yle birlikte tüm Osmanlı halkı için "tebaa" tabiri kullanılmıştır. Gayrimüslimler Müslümanlardan hiçbir konuda ayrı tutulmamış ve tam bir hoşgörü toplumu oluşturulmuştur. 1839 Tanzimat Fermanı ile Müslüman – gayrimüslim herkes eşit sayılmıştır. Bu fermanın devamı niteliğinde olan 1856 Islahat Fermanı ile; Azınlıklar devlet memuru olabilecekti. Banka, okul, şirket ve hastane açabileceklerdi. Ayrıca devlet memuru olabileceklerdi.
ÖNEMLİ HATIRLATMA: Osmanlı Devleti bütün bunlarla kaynaşmış bir toplum oluşturmayı hedeflemiştir. Osmanlı toplum yapısındaki değişim kadınlar üzerinde de etkisini göstermiştir. Kadın – erkek eşitliği tartışılır hâle gelmiştir. Ahmet Cevdet Paşa'nın kızı Fatma Aliye Hanım kadın hakları konusunda savunuculuğu üstlenmiştir. Değişim kıyafet alanında da kendini göstermiştir. Memurlar ve halk sarık yerine fes, şalvar yerine pantolon, kadınlar ise ferace ve yaşmak yerine maşkah (süslü başörtüsü), yeldirme (hafif manto) ve sık çarşaf kullanmaya başlamışlardır.
Osmanlı Devleti'nde Sosyal Yardımlaşma Örnekleri.
Darülaceze: 1895 yılında II. Abdülhamit tarafından 27.000 metrekarelik bir alanda kurulmuştur. Bu kurumda kimsesiz insanlara bakıldığı gibi 0 – 6 yaş arası çocuklara da ücretsiz bakılmaktadır.
Vakıf Gureba Eğitim Hastanesi: Asıl ismi Bezmiâlem Valide Sultan Vakıf Gureba Eğitim Hastanesi'dir.. Hastane Abdülmecit'in annesi Bezmiâlem Valide Sultan tarafından açılmıştır.
Hamidiye Etfal Hastanesi: I. Abdülhamit tarafından 1899'da İstanbul'da açılmıştır. Bugünkü adı Şişli Etfal Hastanesi'dir Türkiye'deki ilk çocuk hastanesidir.
Darüşşafaka: 1863'te Şefkat Yuvası adıyla Abdülaziz Dönemi'nde açılmıştır. Maddi durumu kötü ve yetim çocuklar eğitim görmüştür.
Darüleytam: Birinci Dünya Savaşı sırasında yetim ve öksüz çocuklar için açılan yurtlardır.
Hilâliahmer Cemiyeti:. Bu cemiyet ilk olarak 1868 yılında "Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti" adıyla kuruldu. 1947 yılında Türk Kızılayı adını almıştır.
Donanma Cemiyeti: Cemiyet, Osmanlı Donanması'nın güçlendirilmesi amacıyla İstanbul'da açıldı. Halk, öğrenci ve esnaflardan cemiyete ilgi arttı. Zamanla Anadolu'ya da yayıldı.
D) CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK TOPLUMU. I. Dünya Savaşı ile Osmanlı Devleti yıkılmış ve Anadolu toprakları işgale uğramıştı. Milli Mücadele'yi kazanan Türk halkı 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile bağımsızlığını kazanmıştır. Türk halkı ulusal bağımsızlıkla ulusal egemenlik mücadelesini birlikte vermiş ve hızlı bir şekilde imparatorluktan milli devlete geçmiştir. Yeni Türk Devleti de halkı arasında hiçbir ayrım yapmamış ve onlar için "vatandaş" tabirini kullanmıştır. Seviyeli bir toplum oluşturmayı hedefleyen Mustafa Kemal, birçok inkılâba imza atmıştır.
Eğitim Alanında İnkılaplar. Tevhiditedrisat Kanunu kabul edildi. (3 Mart 1924) Yeni Türk Alfabesi'nin kabul edildi (1 Kasım 1928). Türk Tarih Kurumu Açıldı (1931). Türk Dil Kurumu'nun Açıldı (1932).
Toplumsal Alanında İnkılaplar. Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması, Kılık – kıyafet yasası, Soyadı Kanunu'nun kabulü, Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik yapılması.
Çağdaş Türk Toplumunda Kadın. Osmanlı Devleti Dönemi'nde Ahmet Cevdet Paşa'nın hazırladığı "Mecelle" adlı kanun kitabı kadın hakları konusunda yetersizdi. Bu durumu gören Yeni Türk Devleti 17 Şubat 1926' da İsviçre Medeni Kanunu'nu kabul etmiştir. Medeni Kanun ile Türk kadını şu haklara kavuşmuştur: Toplumsal ve ekonomik alanda kadın – erkek eşitliği sağlanmıştır. Kadınlar istediği mesleğe girme hakkını elde etmiştir. Tek eşle evlilik ve resmi nikâh zorunluluğu getirilmiştir. Miras, boşanma ve şahitlikte kadın – erkek eşitliği sağlanmıştır. Türk kadını; 1930 yılında belediye seçimlerine, 1933 yılında muhtarlık seçimlerine, 1934 yılında ise milletvekilliği seçimlerine katılma hakkını elde etmiştir. Toplumsal alanda çağdaşlaşmayı hedefleyen yeni Türk devletinin diğer bazı yenilikleri şunlardır: Yeniliklerin halka duyurulması amacıyla radyo kurulmuştur. İstanbul Şehir Tiyatrosu kurulmuştur. Darülfünun, İstanbul Üniversitesi adını almıştır. Lâtin Alfabesi'nin halka öğretilmesi amacıyla Halkevleri açılmıştır.