EVRENSEL AHLAK YASASI:
Bazı ahlak filozofları, ahlakı evrensel ve nesnel olarak tanımlar. Bunlar içinde bir grup, evrensel ahlak yasasını öznel (subjektif) özelliklerin belirlediğini, bütün insanlarda mevcut olduğunu dolayısıyla da evrensel ihtiyaç ve eğilimler temelinde belirlendiğini ileri sürer. Buna karşılık diğer bir grup filozof, evrensel ahlak yasasının temeline, insandan bağımsız, nesnel (objektif) özellikleri koyarlar ve onu bu özelliklerin belirlediğini ileri sürer. Ancak bu iki grup da hangi özellikte olursa olsun evrensel ahlak yasasının varlığını kabul ederler.
Evrensel Ahlak Yasasının Varlığını Öznel Temelde Açıklayanlar:
Bu görüş içerisinde sayabileceğimiz başlıca düşünürler: J.Bentham, J.Stuart Mill, H.Bergson’dur. Bentham’a ve Mill'e göre insan doğası gereği acıdan kaçınır, hazza yönelir ve mutlu olmak isteğindedir. Kişinin mutlu olabilmesi ise çevresindeki insanların mutlu olmasına bağlıdır. Bu nedenle olabildiğince çok insanın yararına olanın seçilmesi doğru bir eylemde bulunmaktır. Bu düşünürlere göre ahlaki yasa yalnız tek insan için değil, herkes için faydalı olanın istenmesiyle belirlenecektir. Bergson'a göre ise doğru eylemin ölçütü sezgidir. İnsan kendisinde var olan sezgi gücü ile iyi ve kötü eylemleri ayırabilecektir. Bergson "kendi sezgine uygun olan davranışı seç ki herkes için doğru ve ahlaki olanı gerçekleştirmiş olasın." düşüncesiyle hareket etmektedir.
Evrensel Ahlak Yasasının Varlığını Nesnel Temelde Açıklayanlar:
Bu görüşü temsil eden başlıca düşünürler arasında: Sokrates, Kant, Platon, Farabi, Spinoza sayılabilir. Sokrates'e göre en yüksek iyi bilgidir. Onun ahlak anlayışının temelinde "bilgi erdemdir" iddiası bulunur. Platon'a göre iyi idesi iyi olan her şeyin iyi olmasını sağlayan şeydir. O halde bu dünyada gerçekleştirilen her iyi eylem ideler dünyasındaki iyi idesine uyduğu için iyidir. Bundan dolayı gerçek mutluluk idelerin bilgisine sahip olmaktır. Farabi'ye göre erdemlerin en üstünü bilgidir. İnsana en yüksek mutluluğu sağlayan bilgi ise Tanrı'nın bilgisidir. Spinoza' ya göre doğa yasası ile evrensel ahlak yasası aynı şeydir. Doğa yasasını bilmek Tanrı'yı bilmektir. Spinoza için iyi doğa yasasına uyma, evrensel ahlak yasasına uyma, Tanrı’ya ulaşma, erdemli olma, güçlü olma, kendini koruma duygusu hep aynı şeydir.
Kant ve Ödev Ahlakı:
Ahlak anlayışının temelinde, insanın özgür olduğu ve ahlaki kanaatlerine dış güçlerin etkisiyle değil, iç muhakeme ile ulaştığı görüşü vardır. O ahlakı, yaşadığımız çevreden bağımsız bir şey olarak görürü ve bir şeyi ahlaklı yapan şeyin "iyi niyet" olduğunu söyler. Ona göre, bir eylemin ahlaklılığı, o eylemin içeriğinde değil, niyetindedir. Başkasına göstermek için yapılan davranışlar iyi değildir ve ahlaki olarak nitelendirilemez. Amaç aracı haklı çıkarmaz. Örneğin, bir lokantada arkadaşına takdir edilecek cömertlikte yemek ısmarlayan kişi, bu davranışı öncesinde alaycı bir ifadeyle "Sanırım, hayır demeyeceksin" demişse yaptığı fazladan harcamayla arkadaşını küçültmüştür. Bu sözleri söylememiş bile olsa bu kişinin ancak bir şey beklediğinde ikramda bulunduğu biliniyorsa cömertliği bir görünüştür ve ahlaki olarak nitelendirilemez. Sonuçlardan çok ilkeler üzerinde duran Kant, görev duygusuyla hareket eden bireyin, kendine ve başkalarına karşı dürüst olacağını söyler. Ona göre, bireyin aklından çıkarmaması gereken ilke "Görev aşkına görev" olmalıdır. Görev, yalnızca kendi keyfimiz için ya da başkalarına ayrıcalık tanımak amacıyla hareket etme huyundan vazgeçmemizde bize yardımcı olur. Eğer bize paranın üstü fazla verilmişse parayı geri vermek övgüye değer bir davranıştır, çünkü böyle yapmak görevimizdir.
: Evrensel Ahlak Yasası Mümkün müdür?
A)Mümkün Değildir:
B)Mümkündür:
Evrensel Ahlak Yasası Mümkün müdür?
A)Mümkün değildir:
Hedonizm (Aristippos)
Pragmatizm (W.James, J.Dewey )
Egoizm (Hobbes)
Anarşizm (Proudhon)
Nihilizm (Nietzsche)
Egzistansiyalizm (Sartre)
Bencillik (Egoizm): Genel anlamıyla insanın tüm eylemlerinin ”ben düşkünlüğü” ile belirlendiğini, bütün eylemlerinin kendini koruma iç güdüsünden ve ben sevgisinden kaynaklandığını ileri süren bir ahlak görüşüdür. Temsilcisi T. Hobbes’ tir.
Anarşizm: İnsanların birey olmasını engelleyen her türlü otoriteye karşı çıkar. Devlet otoritesi gibi ahlak kuralları da insan özgürlüğünü kısıtlayan kurallardır. Anarşizme göre önemli olan tek şey bireyin hak ve özgürlükleridir. Başlıca temsilcileri: Proudhon, Stiner…
Nihilizm(Hiççilik): Var olan görüşlere, değerlere, düzene karşı hiçbir ilke tanımayan bir anlayış taşır.
Nietzsche ahlak dışı bir felsefe kurma girişiminde bulunur. Akıl yerine iradeyi, toplum yerine bireyi üstün tutar.
Varoluşçuluk: Sarter’in ahlak görüşü “varoluş özden önce gelir.” İnsan diğer varlıklardan farklı olarak özü gerçekleşmemiş bir varlıktır. İnsan özgürce seçimleriyle kendi kendisini gerçekleştirecek, özünü oluşturacak varlıktır (insan ne isterse o olur).
B) Mümkündür.
Utilitarizm (Bentham, Mill)
Entüisyonizm (Bergson)
Erdem Etiği (Sokrates, Platon )
Ödev Etiği (Kant )
Ahlaksal Determinizm (Spinoza )
? ÖRNEK SORU (ÖSYS): Kant'a göre, bazı kişilerin eylemlerinde ahlak kurallarına uymalarının nedeni, çıkarlarını en iyi böyle davranmakla koruyabileceklerini düşünmeleridir. Bu kişiler, ahlak kurallarına uymadıkları takdirde çıkarlarına zarar gelmeyeceğini kestirirlerse bu kurallara aykırı davranmaktan çekinmezler. Kant, ancak insan olmanın değerini korumak amacıyla yapılan eylemlerin iyi olarak nitelendirilebileceğini görüşündedir. Kant'ın bu görüşüne dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
A) İnsanın eylemlerini, bu eylemlerin getireceği sonuçlar değil; insana duyduğu saygı belirlemelidir.
B) Ahlak kurallarına uyan bir kişi çıkarını koruduğunu saklamalıdır.
C) Çıkarına düşkün olan bir kişinin eylemleri her zaman ahlak kurallarına aykırıdır.
D) Ahlak kurallarına uyan kişiler böylelikle çıkarlarını da korumuş olurlar.
E) Çıkarlarını koruyamayan insanlar ahlak kurallarına uymak zorunda kalırlar.
Çözüm: Kant'a göre bir davranışı ahlaklı kılan nitelik onun iyi niyetle yapılmasıdır. Yanıt: A
Tasavvuf Düşüncesinde Ahlak Geleneği
Köklerini Kur' andan alan tasavvuf, insanın duygu ve sezgi yoluyla Tanrı'ya erişebileceğini ve onunla bütünleşebileceğini benimseyen öğretidir. Tasavvuf, özü itibariyle insanın nefsinin ve arzularının boyunduruğundan kurtulması mücadelesidir. İnsan, Tanrı'nın niteliklerini kendinde taşıyan bir varlıktır. Çünkü Tanrı evreni kendi niteliklerini göstermek istediği için yarattı. Evrendeki her şey Tanrısal bir öz taşır. Tüm varlıklar Tanrı adına sevilmelidir. Bu sevgi tasavvufta insanın ahlaki eylemlerinin temelidir. Başlıca temsilcileri: Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli'dir.
Mevlana'ya göre, insan varlıkların en değerlisidir. Çünkü insan, ilahi özün barınağı "bilgi" ye erişmiş tek varlıktır. O, varlıkların en şereflisi olduğundan kim olursa olsun, hangi ırka mensup olursa olsun sevilir. Sevgi her şeyin başıdır. İnsan; nefsini terbiye etmeli, dünyanın bağlarından, mal-mülk sevgisinden kurtularak özgür olmalıdır.
Yunus Emre'ye göre de insan kendini bencil, çıkarcı ve hırslı yapan onu dünyaya bağlayan bencilliğinden kurtulmalı, Tanrı'ya bağlayan, Tanrısal aşka yönelten ilahi benliğe yönelmelidir.
Hacı Bektaş Veli Bektaşiliğin kurucusudur. Dil, din, ırk, renk, mezhep ve sosyal ayrıcalıkları toptan reddeder. Ona göre, insana bakıldığında bu farklılıklar değil, Hak (Tanrı) görülür. Çünkü, var olan her şeyin kaynağı Tanrı'dır. Yaratan ve yaratılan bir ve aynıdır.
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Nasrettin Hoca bir gün oğluyla birlikte şehre gitmek üzere yola çıkar. Şehre birçok köyün içinden geçilerek gidilmektedir. Hoca eşeğin üzerindedir, oğlu da yürüyerek onu takip eder. İlk köyden geçerken köylüler “Koskoca adam eşeğe binmiş, küçücük çocuğu yürütmeye utanmıyor!” diye kınarlar. Sonraki köyden geçerken Hoca yürür, oğlu da eşeğin üzerindedir. Oradaki köylüler de “Görüyor musun saygısız çocuğu, koca adamı yürütüyor.” derler. Üçüncü köyde Hoca ve çocuk eşeğe birlikte biner, bu kez de eşeğe acımıyorlar diye suçlanırlar. Dördüncü köyde çocuk da Hoca da yürür, kınanmaktan nasiplerini alırlar. Beşinci köyde Hoca ve oğlu eşeği birlikte taşımalarına karşın kınanma durumu değişmez.
Bu parça ahlak felsefesinin temel problemlerinden hangisinin soruşturulmasında örnek verilebilir?
A) Tüm davranışlar ahlakla mı ilgilidir?
B) Akılla erdem arasında nasıl bir ilişki vardır?
C) Ahlakta her zaman iyi niyet yeterli midir?
D) Mutlak iyiye ulaşmak mümkün müdür?
E) Bireylerin vicdanlı olmasının, ahlaki eylemde işlevi nedir?
(2011-YGS)
Çözüm: D
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Paris’te genç bir adam her gün aynı fırından bayat ekmek alır. Bayat ekmek taze ekmeğin yarı fiyatına satılmaktadır. Fırıncı, müşterisinin hoşuna gideceğini düşündüğünden bir gün ekmeği, içine tereyağı sürerek verir. Ertesi gün genç adam öfkeyle fırına gelir. “Niçin böyle bir şey yaptın? Günlerce uğraştığım proje yağlı ekmek yüzünden mahvoldu. Ben bayat ekmeği çizimin hatalı yerlerini silmekte kullanıyordum.” der.
Bu parça “ahlaki eylem” le ilgili aşağıdaki yargılardan hangisini destekler niteliktedir?
A) İyiliği ve kötülüğü belirleyen, eylemdir.
B) Erdemli olmak ahlaki karara bağlıdır.
C) Ahlaki karar ahlaki eylemden önce gelir.
D) Doğru davranmak, erdemli olmak anlamına gelmez.
E) Niyetin iyi olması eylemin iyi olmasını sağlamaz.
(2010-YGS)
Çözüm: E
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Ahlak felsefesinde nesnelcilikte, değerlerin dış dünyada, onlara ilişkin kavrayışımızdan ayrı ve bağımsız olarak var olduğu ve bunların insan tarafından bilinebileceği ileri sürülür. Değerlerin ahlaki yargıları ve eylemleri belirleyen ilkeler olarak kullanılmak durumunda olduğu ve nesnelerle eylemlerin, kendilerinde insandan bağımsız olarak var olan bir nitelikten dolayı iyi ya da değerli olduğu savunulur.
Bu parçaya göre bir eylemin “iyi ya da değerli” olması aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
A) Kişiye yarar sağlamasıyla
B) Evrensel ahlak yasasına uygun olmasıyla
C) Kişinin özgür iradesine bağlı olmasıyla
D) Özgürlüğün sorumluluk gerektirdiği düşüncesine uygun olmasıyla
E) Kişinin, öyle davranmasının ödevi olduğunu düşünmesiyle
(2009-ÖSS)
Çözüm:B
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Yaptığı iyiliği başkaları duysun diye, kendine daha fazla değer verilsin diye yapan veya doğruluğu dillerde dolaşmak koşuluyla doğru olan adamdan pek hayır gelmez. Oysa sanıyorum Ahmet birçok onurlu iş gördü. Fakat şimdiye kadar bu işleri o kadar gizli tuttu ki onlardan söz etmiyorsam suç benim değildir. Ahmet’i erdemli kılan parlak görünmek isteği değil, parlak işler görmesidir.
Bu parçaya göre, iyi işler yapan birinin erdemli olması aşağıdakilerden hangisine bağlıdır?
A) İyi olarak anılmasına
B) Gösterişten sakınmasına
C) Vicdanen rahat olmasına
D) “İyi” yi istemesine
E) Doğru adam olmasına
(2007-ÖSS)
Çözüm: B
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Acı çekenlere acımak insanca bir şeydir. Herkese yaraşır acımak ve herkes acımasını bilmelidir. Yarası olanlarla duygu ortaklığı, gerçekten ahlaki bir yaklaşımdır.
Bunları söyleyen kişiye göre, ahlaki eylemin amacı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Doğru bilgiye ulaşma
B) Yarar elde etme
C) Ödevini yerine getirme
D) Mutluluğa ulaşma
E) Başkalarını anlama
(2006-ÖSS)
Çözüm: E
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Bergson, okura vermek istediği her şeyi yayımlamış olduğunu belirterek bundan sonra yazdıkları arasında bulunabilecek her türlü metnin, metin parçasının kendi isteği dışında yayımlanmasını yasaklamıştır. Fakat ölümünden sonra, bu yasak çiğnenmiştir. Bergson’un topluma mal olduğu öne sürülmüş ve bazı konuların açıklığa kavuşabileceği düşünülerek birçok yazısı yayımlanmıştır. Böyle bir tutum haklı görülebilir; ama etik açıdan da bizi rahatsız eder.
Parçada sözü edilen tutumun etik açıdan rahatsız edici olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tarihi zorunlulukların dikkate alınması
B) Toplum yararının gözetilmemesi
C) Bazı konuların açıklığa kavuşturulması
D) Filozofların topluma mal olmuş kişiler olarak düşülmesi
E) Kişi haklarının göz ardı edilmesi
(2005-ÖSS)
Çözüm: E
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Dünyada kötülük, çoğu zaman bilmemekten kaynaklanır. Tek başına iyi niyet, iyiyi istemek bir eylemin iyi sonuç vermesi için yeterli değildir. Sadece iyiyi istemekten yola çıkan bir eylem, eğer bilgiyle aydınlatılmamışsa, kötüyü istemek kadar zarar verebilir.
Bu parçada savunulan görüş aşağıdakilerden hangisidir?
A) İyiyi istemek, iyinin gerçekleşmesi için yeterli olmasa da ahlaki bir görevdir.
B) Kötü niyetle yapılan bir eylem de yarar sağlayabilir.
C) Bilgiye dayalı her eylem, iyi niyetle yapılmamış olsa da iyi eylemdir.
D) İyinin gerçekleşmesi için, hem iyinin amaçlanması hem de bilgiden yararlanılması gerekir.
E) İnsanlık değerlerini korumak ve yüceltmek amacıyla yapılan her eylem, iyi eylemdir.
(2002-ÖSS
Çözüm: D
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Erdemli insan, yalnızca erdemli olma özelliklerini taşıyıp bunun bilincinde olan insan değildir; eylemleriyle de sahip olduğu erdemleri yansıtabilmelidir. Çağımızda, erdemler üzerine konuşulup, erdemli olmaya ait bilgiler üretilmesine karşın, insanların eylemleri ve sözleri birbirini tutmamaktadır. Erdemli insan, bilgisi ile yaptığı, düşüncesi ile eylemi arasında boşluk olmayan insandır.
Bu parçada erdemin hangi yönü vurgulanmaktadır?
A) Gözlemlenebilmesinin çok zor olduğu
B) Eylem alanına da taşınması gerektiği
C) Ancak bilgili kimselerin sahip olabileceği
D) Sonucunun kişiye bir başarı olarak dönmesi gerektiği
E) Mutluluk verdiği ölçüde değerli sayılacağı
(2001-ÖSS
Çözüm:B
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Faydacı ahlak anlayışına göre, en çok sayıda insana en büyük ölçüde mutluluk sağlayan eylem, ahlaki bakımdan doğru eylemdir. Dolayısıyla bir eylemi doğru veya yanlış olarak değerlendirmek için öncelikle o eylemin, ilgili kişilerin tümüne sağladığı hazlara ve getirdiği acılara bakmak gerekir.
Bu parçaya göre, faydacı ahlak anlayışı bir eylemin ahlaki bakımdan doğru olup olmadığını değerlendirirken aşağıdakilerden hangisini ölçüt alır?
A) Eylemin sonuçlarını
B) Eylemde bulunan kişilerin niteliklerini
C) Eylemin hangi koşullarda gerçekleştirildiğini
D) Toplumun eylemde bulunan kişiye karşı tutumunu
E) Eylemin hangi amaçla yapıldığını
(2000-ÖSS)
Çözüm:A
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Bir düşünüre göre ahlâki değerler doğru ya da yanlışı, bireylerin kanılarından bağımsız olarak belirler. Örneğin “Öldürmek kötüdür.” yargısı, tıpkı “Üçgenin iç açılarının toplamı 180° dir.” yargısı gibi, doğruluğu insanların duygu ve eğilimlerine göre değişmeyen bir yargıdır.
Bu düşünür, ahlâk değerlerinde hangi özelliğin bulunduğunu öne sürmektedir?
A) Erdemli yaşamanın bir aracı olma
B) Tanımlanamaz nitelikte olma
C) Zamanla değişme
D) Nesnel olma
E) İnsanlar arasındaki ilişkileri yönlendirme
(1999-ÖSS)
Çözüm: D
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Vicdan, insanın kendi davranışlarının ahlâkça değerli olup olmadığına karar vermesine yardımcı olan bir hakemdir. Bu yeti sayesinde insan, yapıp ettiklerinin toplumda var olan değerlere uygunluğu açısından yargıya varır.
Bu görüşe göre, vicdan aşağıdakilerden hangisi konusunda yargıya varılmasına yardımcı olur?
A) Doğal veya doğaüstü olay
B) Güzel veya çirkin nesne
C) Doğru veya yanlış bilgi
D) İyi veya kötü eylem
E) Basit veya karmaşık görüş
(1999-ÖSS-İPTAL)
Çözüm: D