1.18. Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler: Anlamca birbiriyle çelişen, birbirinin karşıtı
olan sözcüklere “zıt anlamlı sözcükler” denir.
Örnek: Güzel-çirkin, dar-geniş, hızlı-yavaş
Çıkmış Soru: Aşağıdaki dizelerin hangisinde karşıt kavramlar bir arada kullanılmıştır?
A) Hani ol gül gülerek geldiği demler şimdi.
B) Gönüldendir şikâyet kimseden feryadımız yoktur.
C) Bâki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş.
D) Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.
E) Neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur. ÖYS-1987
CEVAP D: Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz. Dizesinde ağlarım ve gülüştüklerimiz
sözcükleri karşıt anlama gelecek şekilde kullanılmıştır.
1.19. Sesteş (Eş Sesli) Sözcükler: Yazılışları aynı, anlamları farklı olan sözcüklere “eş sesli sözcükler” denir.
Örnek: ak: (I) Beyaz renk (II) Akmak eylemi
Örnek: çay: (I) Nemli iklimlerde yetişen bir ağaççık (II) İçecek türü (III) Dereden büyük, ırmaktan küçük akarsu
Örnek: dolu: (I) Bir yağış türü (II) İçi boş olmayan, doldurulmuş
Örnek: ırak: (I) Uzak (II) Türk müziğinde bir makam
Örnek: ocak: (I) Ateş yakmaya, pişirmeye, ısıtmaya yarayan yer (II) Yılın ilk ayı
Örnek: patron: (I) İşveren (II) Elbise için kesilmiş kâğıt kalıp
Örnek: somun: (I) Yuvarlak ve şişkin ekmek (II) Cıvatanın ucuna geçirilen demir başlık
Örnek: yar: (I) Uçurum (II) Yarmak eylemi
Örnek: yaş: (I) Doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen zaman (II) Nemli, ıslak
Örnek Soru: Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerden hangisinin sesteşi yoktur?
A) Tırnaklarının boyasını beğenmiyorum.
B) Kendisini son kez gördüğümde saçları bembeyazdı.
C) İşe giren kadınların adedi çoğalıyor.
D) Cılız dallar rüzgâra fazla direnemedi.
E) İrice ve boz bir at hızla bana doğru geliyordu.
CEVAP C: Boya, saç dal, boz sözcüklerinin sesteşi vardır. Ancak adet sözcüğünün sesteşi yoktur.
Adet sözcüğü âdet sözcüğü ile karıştırılmamalıdır.
1.20. Aktarmalar:
a) Duyu Aktarımı: Bir duyuyla algılanan kavramın, başka bir duyuyla algılanabilecek biçimde kullanılmasıdır.
Örnek: Acı günler yaşamasına rağmen hep gülümserdi.
Örnek: Sert bakışlı ve sinirli bir adam olarak bilinirdi.
b) İnsandan Doğaya Aktarım:
Örnek: Dağın eteği, ağaçların fısıldaşması…
c) Doğadan İnsana Aktarım:
Örnek: Hiç istifini bozmayan bir pek pişkin hırsız hâli buldum.
Örnek: Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını bilmişti.
Örnek Soru: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde insandan doğaya aktarma vardır?
A) Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım.
B) Yanından hiç ayırmadığı çantasında bir kütüphane bulursunuz.
C) Kırgın, usangın kalktı sabahın er saatlerinde.
D) Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki.
E) Minik kediyi aç, üzgün, terk edilmiş bir halde yol kenarında bulduk.
CEVAP E: İnsana özgü olan üzgün olma özelliği insan dışı bir varlık olan kediye yüklenmiş
dolayısıyla insandan doğaya aktarma yapılmıştır.
Örnek Soru: Bir duyuya ait kavramın başka bir duyu için kullanılmasına duyular arası aktarma denir.
Aşağıdakilerin hangisinde duyular arası aktarma yapılmıştır?
A) Her akşam olduğu gibi kitabını okuyor, acı kahvesini yudumluyordu.
B) Bundan daha iyi, bundan daha lezzetli bir meyve olamaz.
C) Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi.
D) Mercan adaları sığ bir kayalığın etrafını alırlar.
E) Keskin bir taşı testere gibi kullanarak ipi incelte incelte kopardı.
CEVAP C: Dokunma duyusunu çağrıştıran ağır sözcüğü işitme duyusunu karşılayacak şekilde
kullanılmıştır.