Ruh Sağlığının Temelleri - TYT AYT 2023 (YKS 2023) Uzaktan Eğitim

Sınavlara CANLIDERSHANE.NET Uzaktan Eğitim ile hazırlanın kazanın

Untitled Document

RUH SAĞLIĞININ TEMELLERİ

KİŞİLİK
bireyin iç ve dış çevresi ile kurduğu, kendine özgü, sürekli, tutarlı ve yapılanmış ilişkiler bütünüdür.
Kişiliğin iki yönü vardır. Bunlar
Mizaç(huy): genetik olarak aktarılan doğuştan gelen kişiliğin değişmeyen bölümü
Karakter: kişiliğin toplum tarafından kazandırılan yönüdür. Toplumun değer yargılarına göre şekillenir ve değişir.

Kişiliği açıklayan kuramlar:
1.temel eğilim kuramı: bu kuram, bireyin doğuştan getirdiği fiziksel yapısı ile kişiliği arasında ilişki olduğunu savunur.
Bu kuram bedensel yapının kişiliği etkilediğini ileri sürer.
Ör: kısa boylu şişman kişilerin depresyona yatkın olduğunu söylerler. Bu kuramı temel alan bazı bilim adamları beden yapılarına göre kişilik tipleri belirlemişlerdir.
Bunlar:
-endomorfi: şişman, kısa bedene sahip, rahatı zevki yemeği ve sosyal ilişkileri seven insan tipi
-mezomorfi: yapılı kasları gelişmiş bedene sahip olan hareketli, atılgan dışadönük insan tipi.  
-ektomorfi :  narin, ince uzun beden yapısına sahip, duygusal  içedönük sakin insan tipi.

Kretschmer in yaptığı ayrıma göre:
-piknik tip:  geniş gövdeli, kısa kol ve bacaklı, şişmanlama eğilimindeki kişiler. Manik-depresif psikoza yatkın.
-astenik tip: ince uzun gövde, uzun kol ve bacaklar, kilo almama eğilimli. Şizofreniye yatkın.
-atletik tip: geniş omuzlu, dar kalçalı olanlar. Ruh hastalıkları daha az görülür.
-displastik tip: üstteki üç tipin hiçbirine benzemeyen, karışık beden özellikleri gösterenler.

2.Psikodinamik kuram: kuramın kurucusu Sigmund Freud dur. bu kurama göre kişilik üç kısımdan oluşur, bu kısımların birbirleri arasındaki ilişki kişiliği oluşturur. Bu kısımlar:
id (alt benlik): ilkel dürtü ve isteklerin bulunduğu kısımdır. Bu bölümde insanın yaşaması için gerekli biyolojik ihtiyaçlar ön plandadır. Bencillik, zevk, haz esasına göre çalışır.
Ego(benlik): kişiliğin dengeleyici yanıdır. Kişiliğin yönetici kısmıdır. İd ile süper ego arasında dengeyi sağlayan, kişiliğin  akılcı, mantıklı, gerçekçi olan kısmıdır.
süper ego: kişiliğin ahlaklı olana yönelen kısmıdır. İd den gelen isteklerin toplumsal değerlere uygunluğunu denetler.

Bu kurama göre kişiliğin oluşmasını sağlayan bu kısımların kendi aralarındaki ilişki ve baskınlığıdır.
Örneğin. Süper egosu baskın olan kişi içekapanık veya yardımsever olurken, id’i baskın olan kişi  bencil, kötü ve zevke düşkün olur.
3.Psikososyal Kuram: Kuramın temsilcisi Erik Erikson’durr. Bireyin belli davranışları, belli dönemlerde kazanabilmesine kritik dönem denir. Kişi her gelişim döneminde farklı bir çatışma ile karşılaşır. Bireyin herhangi bir dönemdeki gelişim görevlerini yapabilmesi için o dönemde karşılaştığı çatışmaların üstesinden gelmesi gerekir.
1. Aşama Temel Güven – Güvensizlik  (0-1 yaş)
Yaşamının ilk yılında bebeğin ihtiyaçlarının yani bakımı ile sevgi ihtiyacının sürekli ve tutarlı bir biçimde doyurulması gerekmektedir ki çocuk “dış dünya güvenilir” duygusunu geliştirebilsin.Temel güven duygusunu geliştiremeyen çocuk kendi dışındaki insanların güvenilmez olduğuna inanı ve dış dünyayı düşmanca bulur.
2. Aşama Özerklik – Kuşku/Utanç  (1-3)
Bu aşamada çocuk yürümeye, konuşmaya başlar. Anneye bağımlılığı azalan çocuk kendini keşfeder ve yapabileceklerini anlamaya yönelik özerk/ bağımsız davranışlar geliştirir. Bu bağımsız davranabilme çocukta yeterlilik duygusu, kendi duygu/ düşünce ve davranışlarının doğruluğuna inanma gibi olumlu sonuçlar doğurur.Çocuğun özerk davranışları engellenirse çocuk kendinden kuşku ve utanç duyar, kendini yetersiz hisseder.
3. Aşama: Girişimcilik – Suçluluk  (3-6)
Çocuğun psikomotor ve dil gelişimi onun fiziksel ve sosyal çevresini daha fazla araştırmasına, bu da girişken olmasına olanak tanımaktadır. Bu dönemde çocuğun merakı artar, sorular sorar ve çevresini araştırır.Girişimleri engellenen, eleştirilen ve cezalandırılan çocuk yanlış bir şey yaptığına inanarak suçluluk duygusu edinir.

 

4. Aşama:Çalışkanlık – Aşağılık Duygusu   (6-12)
Çocuğun okula başladığı bu dönemde sosyal dünyasında önemli bir değişim meydana gelir. Ebeveynlerin çocuk üzerindeki etkisi azalırken öğretmenin ve arkadaşların etkisi artar. Bu aşamada “bir işi planlama, işbirliği yapma, öğrenme ve işi başarma” özel bir öneme sahiptir. Çünkü başarma beraberinde “çalışkanlığı” getirir. Çalışkanlık duygusu, çocuğun kendine ve yeteneklerine karşı olumlu bir tutum geliştirmesine, gelecekteki başarılarının temelini oluşturan akademik özgüvenin gelişmesini sağlar.Başarısı desteklenmeyen, diğer çocuklarla kıyaslanan çocuklar kendini yetersiz, beceriksiz, değersiz, işe yaramaz ve aptal biri olarak algılar ve aşağılık duygusu edinir.
5. Aşama:Kimlik Kazanma – Rol Karmaşası  (12-20)
Kimlik karmaşası içinde gelecek ile ilgili kararlar oluşturmada ebeveynlerden çok akranların etkisi vardır. Ancak ebeveyn ve öğretmenler ergenin olası toplumsal rollrini araştırmasına fırsat vermeli, başarılı rol modelleri göstermelidir.Aksi takdirde birey gelecekte ne yapmak istediğine karar veremeyen, olgunlaşmamış bir yetişkin olabilir.
6.Aşama:Yakınlık – Yabancılaşma/Yalıtılmışlık
Bireyin yaşamında sevgi ilişkisi ön plandadır.Bu dönemdeki kriz başarılı bir şekilde atlatılırsa birey güvenli bir şekilde sevgiyi verme ve alma gücüne sahip olacaktır.Aksi takdirde birey başkalarıyla anlamlı ilişkiler kurma konusunda başarısız olacaktır.
7.Aşama:Üretkenlik – Verimsizlik/Durgunluk
Önceki aşamaları başarılı olarak atlatmış olan birey bu aşamada üretken, verimli ve yaratıcıdır. Kimliğini kazanmış olan birey evlilik, meslek edinme ve mesleğini sürdürme görevlerini başarıyla tamamlamışsa kendini iyi hisseder.Bunları yapamayan birey işe yaramama duygusuna kapılarak durgunluk dönemine girebilir. Çevrelerine karşı kayıtsız tavırlar geliştirebilir.

8. Aşama:Benlik Bütünlüğü – Umutsuzluk
Yaşlılık döneminde kimliğine uygun yaşama biçimi bulabilen bireyler ego/benlik bütünlüğü duygusuna sahip olurlar. Geçmişleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunup geçmiş yaşamları hakkında olumlu duygulara sahip olurlar. Eğer birey geçmişi değerlendirdiğinde zamanının boşa geçirmiş olduğuna, yaşamının başarısızlıklarla dolu olduğuna inanırsa değişiklik yapmak için çok geç olduğunu düşünür ve umutsuzluğa kapılır.

 

 

 

4. Öğrenme kuramı:   bu kurama göre kişilik yaşanmış tecrübeler sonucunda oluşur. Davranışçı kuramın etkisiyle şekillenmiştir. Bu kuram toplumsal değerlerin davranışları ve kişiliği oluşturduğunu söylemektedir. Toplumca  Onaylanan davranışlar tekrarlanır ve kişilik haline gelir. Skinner e göre kişilik koşullanma yolu ile oluşur.

5. Hümanistik ve varoluşçu kuram: bu kurama göre kişiliği oluşturan bireyin kendisidir. Bireyin benlik bilinci kişiliği oluşturan etkendir. Benlik bilincinin oluşması için koşulsuz bir sevgi gerekmektedir. Koşulsuz sevgi gören bireyin benlik bilinci gelişir ve birey kendi kişiliğini  oluşturmuş olur.

 

Kişiliğin ölçülmesi:
Kişilik karmaşık yapılardan ev faktörlerden oluştuğundan dolayı çözümlenememiştir.  Kişiliği tam ölçen bir test henüz geliştirilememiştir. Geçerliliği ve güvenirliliği tartışmasız olan bir test yoktur ama veri elde etme bakımından kullanılabilir testler vardır
bunlar:

1.görüşme: bireyin kişiliğini tanımaya yönelik karşılıklı konuşma içeren yöntemdir. 
2.gözlem: davranışları ve olayları belirli bir amaç ve düzenle inceleme yöntemidir
3.derecelendirme ölçekleri: bireyde hangi özelliğin ne oranda olduğunu belirlemeye yönelik yöntemdir. Herhangi bir özelliğin “çok iyi-iyi-vasat-kötü-çok kötü” gibi ölçeklere göre değerlendirilmesidir.
4.yazılı testler:bireylerin kişilik özelliklerinin yazılı sorulara verilen cevaplara göre değerlendirilip belirlenmeye çalışıldığı  yöntemdir.
5.Otobiyografi: Bireyin öz yaşam öyküsünün kendisi tarafından yazılı olarak anlatılması tekniğine otobiyografi denir (Görsel 4.6). Otobiyografide birey, geçmiş ve şimdiki yaşantısı ile geleceğe ilişkin planlarını yazılı olarak anlatır.
6.projektif (yansıtma) testler: bireye anlamsız görünen resimler göstererek ve bu resimlere verilen cevaplar ışığında kişiliği tanımaya çalışan bir yöntemdir. Başlıca iki gruba ayrılır:
Rorschach testi: mürekkep lekelerinin yorumlatıldığı yöntemdir.
TAT(Tematik Algı Testi): belli bütünlüğü olan resimlerin gösterilmesinden sonra hastanın hikayeyi devam ettirmesi yöntemine dayanır.
Beier cümle tamamlama testi:kişiden, eksik verilen cümleleri tamamlaması istenerek duygu ve düşüncelerini yansıtması beklenir. Bu test grup hâlinde ya da bireysel olarak uygulanır.

RUH SAĞLIĞI VE DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI

Ruh Sağlığı: duyuş düşünüş ve davranış açısından insanın normal olması anlamına gelir.
Akıl sağlığı, bireyin kendi kendisiyle, çevresini oluşturan kişilerle ve toplumla barış içinde olması; sürekli denge, düzen ve uyum sağlayabilmek için gerekli çabayı sürdürebilmesidir.
İnsan yaşam boyu kaygı, üzüntü, sıkıntı, korku, öfke, kıskançlık, heyecan duyar ve bu duygularına bağlı olarak davranışlarda bulunur. Ancak bu duygulardan biri uzun süre devam ederse ya da çok şiddetli olursa, akıl sağlığı bozulur.
Akıl sağlığını bozan faktörler şunlardır :

1.Engellenme
Elde etmek istediğimiz bir nesneye, ulaşmak istediğimiz belirli bir amaca varmamız engellendiğinde ya da bir gereksinmemizin giderilmesi önlendiğinde, duyduğumuz olumsuz duyguya engellenme denir.
Engelleri üç bölüme ayırabiliriz :
*Fiziksel (nesnel) Engeller : Bireyin amacına ulaşmasını engelleyen yağmur, kar, uzaklık, yangın gibi fiziksel nesne ve olaylara fiziksel (nesnel) engeller denir.
*Sosyal ve yasal engeller : Bireyin amacına ulaşmasını engelleyen toplumsal değerler ve kanunlara sosyal ve yasal engeller denir.
*Kişiden kaynaklanan engeller : Bu engelleme türünde bireyde engellenmişlik duygusu yaratan neden, yine bireyin gerçekçi olmayan beklentilerinden doğar.
Ör:kısa boylu olduğu halde  basketbolcu olmak isteyen genç, amacına ulaşamayınca kendini engellenme duygusuna kaptırır.

2.Hayal kırıklığı
Engellenmişlik duygusunun çok şiddetli bir şekilde yaşanmasıdır. İnsanın beklentisinin gerçekleşmemesi durumuna denir.

3.Çatışma
Aynı anda ulaşılması imkansız iki güdüden bir tanesini seçememenin verdiği kararsızlık halidir.  Çatışma üç şekilde görülür :
*Yaklaşma-Yaklaşma çatışması : Aynı anda, istenen iki güdüden bir tanesini seçememenin verdiği kararsızlık halidir. 
*Kaçınma-Kaçınma çatışması : Aynı anda iki istenmeyen durumdan bir tanesini seçmek zorunda kalan kişinin yaşadığı kararsızlık halidir. 
*Yaklaşma-Kaçınma çatışması : Bireyin ulaşmaya çalıştığı amacın hem istenilen hem de istenilmeyen yönlerinin aynı anda bulunmasından ortaya çıkan kararsızlık halidir. 

4.Kaygı
Üzüntü, korku, başarısızlık gibi heyecan unsurlarının  uzun süreli yaşanmasına kaygı denir.
- Bireye verilen desteğin çekilmesi.
- Olumsuz bir sonucu beklemek.
- Gelecekte ne olacağını bilmemek kaygıya neden olur. 
Hoş olmayan, insana üzüntü ve sıkıntı veren durum
-Geleceğe yönelik endişeli beklenti
-Bedensel gerginlik
-Ruhsal tedirginlik ve panik

5.Stres
Organizmanın uyumunu bozan her türlü dış ve iç etkiye stres denir.
Stres durumunda :  Daha fazla enerji için depolanmış şeker ve yağ kana karışır. Solunum artar. Oksijen taşımak için kandaki alyuvar sayısı artar. Kan basıncı yükselir. Kan kolay pıhtılaşma özelliği kazanır. Sindirim durur veya yavaşlar. Gözbebekleri büyür. Duyu organları en etkin oranda çalışır. İç salgı bezleri çalışmaya başlar, böbreküstü bezleri adrenalin ve nöradrenalin  salgılar.
Stresi ortaya çıkaran etkenler :
Dış Etkenler :
-Mikroplar virüsler hastalığa yol açar hastalıklar psikolojik ve biyolojik dengeyi bozar.
-İklim ve doğa koşulları ve bunların değişimi organizmanın dengesini bozar.
-gürültülü, tozlu, karanlık, havasız yerler dengeyi bozar.
-Hava sıcaklığının artması, nem oranının yükselmesi dengeyi bozar.
-Deprem sel gibi doğal afetler -çevre kirliliği, teknolojik gelişme gibi etkenler
-Savaş, kıtlık, salgın hastalık, ölüm gibi etkenler
-Bazı meslekler (öğretmen,polis) ve çalışma koşulları
-Kazalar, sakatlık, yaralanma gibi etkenler
-işsizlik, yoksulluk, sıla hasreti gibi etkenler
İç Etkenler :
Hormon dengesinin bozulması, kaygı, öfke, sıkıntı da iç ortamdan kaynaklanan ruhsal etkenlerdir. Gençlik, Ergenlik, çocukluk, buluğ çağı gibi dönemler iç etkenlerdendir.
Huy ve karakterimiz, olay anındaki psikolojik yapımız olayları farklı algılamamızı sağlar.

stres çeşitleri:
1.iyi stres:Belirli ölçüler içinde stres, organizmanın çalışması, davranışta bulunması, gelişmesi için gereklidir.  Buna da "iyi stres" denir. Stres sırasında bütün organlar en fazla etkin derecede çalıştığında sorunların üstesinden gelmek kolaylaşır. 
2.Kötü stres:yaşamı zorlaştıran. Sağlığı bozan düzeydeki strese denir.
3.Anlık stres:  kısa süreli, kolayca başa çıkılan ve stresten sonra normale döndüğümüz strestir. Trafik, iş yaşamı, çeşitli aksaklıkların yarattığı stresler gibi.
4.Sürekli stres: uzun süren, kolayca başa çıkılamayan, normale dönemediğimiz strestir. Ölüm, boşanma, evlilik, işten çıkarılma, aileden ayrılma, emeklilik, yoksulluk gibi.

Strese gösterilen tepkiler: Bedenin gösterdiği ve zihnin gösterdiği tepkiler olarak ayrılır.
Bedenin gösterdiği tepkiler: anlık tepkiler ve sürekli tepkiler olarak ikiye ayrılır.
Anlık tepkiler; atılım, çekilme ve uzlaşmadır.
Sürekli tepkiler; duyarsızlaşma ve alışmadır.
Zihnin gösterdiği tepkiler: savunma mekanizmalarıdır.

Savunma mekanizmaları:
Kaygı, engellenme, hayal kırıklığı, çatışma insanın akıl sağlığını olumsuz yönde etkiler. Ancak, insan akıl sağlığını koruyacak mekanizmaları farkında olmadan kullanarak akıl sağlığını korur. İnsanın kaygısını azaltmak için bilinçsizce kullandığı bu mekanizmalara savunma mekanizması denir. Savunma mekanizmaları aşırı derecede kullanıldığında bireyin gerçeklikle ilişkisini keserek, akıl sağlığının bozulmasına neden olabilir.

Başlıca Savunma Mekanizmaları
1.Hayal Kurma  : Gerçeklere uymayan ya da günlük yaşamda doyum olanağı bulunmayan isteklere, beklentilere düş yoluyla doyum aramaktır. Bu mekanizma fazla kullanılırsa birey gerçeklikten kopar ve akıl sağlığı bozulur. Örneğin, amatör kümede oynayan başarısız bir futbolcu, kendisini dünyaca ünlü bir takımda top oynarken düşleyebilir.

2.Bastırma : kaygı uyandıracak istek ve anıların bilinçten uzaklaştırılarak unutulmuş gibi gösterilmesine bastırma denir.Örneğin : dişçiden korka kişinin dişçi randevusunu unutması.

3.Mantığa Bürünme (Akla Uydurma – Bahane Bulma) : Amacına ulaşamayan bireyin başarısızlığını yok edecek bahaneler bulmasıdır. Ör: Yarışta istediği dereceyi alamayan bireyin yarışın önemli olmadığını söylemesi.

4.Yansıtma : Kişinin, benliğini tehdit eden yetersizliklerini, suçluluk duygularını başkalarına yüklemesine yansıtma denir. İki şekilde yapılır. 
*Birey, kendi başarısızlıklarının suçunu başkalarına yüklemek..yarışı kazanamayan bireyin hakemleri suçlaması.
*Birey, suçluluk duygusu uyandıracak nitelikteki dürtüleri, düşünceleri diğer insanlara mal etmek. Ör:Kopye çeken öğrencinin herkes kopye çeker demesi.

5. Ödünleme : Birey bir alandaki yetersizliğinin ortaya çıkardığı eksiklik duygusunu, başka bir alandaki üstün başarılarıyla telafi etmesidir. Örneğin, çelimsiz bir delikanlı bedensel yetersizliğini, akademik çalışmalarında üstün başarı sağlayarak ödünleyebilir.

6.Yüceltme : Cinsellik ve saldırganlık gibi ilkel nitelikteki isteklerin, toplumca beğenilen etkinliklere dönüştürülmesidir. Örneğin, birey saldırganlık eğilimini boksör olarak doyurabilir.

7.Özdeşim Kurma : istediği başarıya ulaşamayan bireyin kendisini başka bir bireyle veya grupla özdeştirerek bu başarısızlığını kapatmaya çalışmasıdır.  
Örneğin, popüler olamama kaygısı taşıyan genç, bir futbol takımıyla özdeşleşerek bu kaygısından kurtulmaya çalışabilir.

8.Yön Değiştirme : Kişinin, kendisinde kaygı yaratan durumla karşılaştığında, öfkesini kaygının kaynağı yerine  gücünün yettiği bir kişiye ya da nesneye yöneltmesidir.
Ör: ofisteki müdürüne kızan bir memur, eve geldiğinde öfkesini karısından çıkarmasıdır.

9.Polyanna Davranışı (Tatlı Limon) : Olumsuz durumlardan iyi sonuçlar çıkarmaya Polyanna davranışı denir.
Ör: sol kolu kırılan bir kişinin “iyi ki sağ kolum kırılmadı, yoksa yazı yazamazdım” demesi
Polyanna davranışı, mantığa bürünme mekanizmasının bir türü olarak değerlendirilebilir.

10.Karşıt Tepki Geliştirme : Bireyin kaygısını azaltabilmek için gerçek duygusunun, tam tersi bir şekilde hareket etmesidir. Örneğin, kişi gerçekte kızgın olduğu birine gülerek davranabilir.

11.Gerileme : Bir engelle karşılaşan bireyin çocuksu davranışlarına geri dönmesidir.
Örneğin, isteği engellenen bir yetişkin, tıpkı çocukluğunda yaptığı gibi ayaklarını yere vurarak ağlamaya başlayabilir.

12. Yadsıma (İnkar) : Bireyde aşırı kaygıyı uyandıracak olan dış gerçekliğin yok sayılmasına yadsıma denir.
Örneğin, trafik kazasında çocuğu ölen annenin çocuğunun ölmediğine inanması.

13.Şakaya Vurma : Kişide kaygı uyandıran duygu ve düşüncelerin ciddiye alınmamasıdır.
Örneğin, yaptığı kek kabarmayan bir ev hanımının “komşular ne de marifetliyim değil mi?” demesi şakaya vurmadır

14.Çilecilik : Kişi kendine zevk veren kişilerden, nesnelerden, olaylardan uzak kalabilmek için çaba harcar. Örneğin, rahibelerin manastıra kapanması.

15.Özgecilik  : İnsanın bencilliğini bastırarak, ilgi, sevgi ve saygısını başkalarına yöneltmesidir. Bu savunma mekanizmasında birey başkalarının sorunlarıyla ilgilenerek kendi kaygısından kurtulma yolları arar.

RUH SAĞLIĞI AÇISINDAN NORMAL VE NORMAL DIŞI KAVRAMLARI

Normal Davranış : Normal davranış, belirli doğal ve toplumsal ortamlarda, dıştan ve içten gelen belirli şiddet ve süredeki uyaranlara, insanın alışılagelen, düzgün, doğru, kurala uygun biçimde tepki göstermesidir.
Anormal Davranış :Anormal davranış ise belirli doğal ve toplumsal ortamlarda dıştan ve içten gelen belirli şiddet ve süredeki uyaranlara, insanın alışagelenin dışında hatalı, kurala uymayan, uygunsuz tepki göstermesidir.
NORMAL DIŞI DAVRANIŞLAR
1.Anksiyete-Kaygı Bozuklukları:
Anksiyete(kaygı ): Kaygı, nedeni bilinmeden yaşanan korkulardır Kaygı düzeyinin yükselmesi sonucu bedensel gerginliğin ve ruhsal tedirginliğin artmasıyla yaşanan panik durumudur. Bu durum, hasta tarafından ölüm korkusu, sıkıntı, sıkışma olarak anlatılır.
Fobi : Gerçekte hiçbir tehlike olmadığı halde mantık dışı duyulan korkulardır. Örneğin, yükseklikten, kapalı yerlerde kalmaktan, asansörden, kalabalıktan, karşı cinsten korkmak fobik nevroz örnekleridir.
Panik Atak: Panik atak aniden bastıran kaygı atağı ve nöbetidir. Panik atağın belirtileri çarpıntı, göğüste sıkıntı hissi, bulantı ya da karın ağrısı, bayılacak gibi olma, kontrolünü kaybetme ya da ölüm korkusudur.
2.Mizaç-Duygudurum Bozuklukları: Kişinin uyaranlara karşı oluşturduğu uzun süreli öfke, neşe, nefret, üzüntü ve sıkıntı gibi duygusal tepkileri kapsar. Depresyon ve bipolar bozukluk olmak üzere iki türü vardır.
a) Depresyon (Ruhsal Çöküntü): Depresyon, ilgi ve istek kaybı başta olmak üzere bir dizi ruhsal ve bedensel belirtinin eşlik ettiği ruhsal bozukluktur.
b) Bipolar Bozukluk: Bipolar bozuklukta kişinin duygu durumu, maniden (taşkınlık) depresyona (çökkünlük) aşırı “iki uç” arasında değişir . Manik durumda kişi aşırı mutlu, konuşkan, umursamaz, enerjik ve hareketlidir. Kişi birdenbire çöküntü, üzüntü ve umutsuzluk dönemi olan depresif döneme geçer. Depresif dönemde düşük öz saygı, yalnızlık, suçluluk duygusu, yavaş konuşma, yorgunluk, uykusuzluk veya aşırı uyuma, intihar düşüncesi gibi belirtiler ortaya çıkar. Bireyde manik ve depresif ataklar dönüşümlü olarak tekrar eder.
3.Kişilik bozuklukları: Genellikle ergenlik döneminde başlar ve yaşam boyunca sürer. Bu bozukluklar, kişinin kendisi hakkındaki algı ve düşüncelerinde kendini gösterir. Esnek ve uyumsal olmayan özellikler kişiyi zorlar, diğer insanlarla çatışmasına yol açar.
Paranoid (sanrılı) kişilik bozukluğu: Gerçek dışı düşüncelere sahiptirler. Çok kuşkucu ve gururlu olurlar. Takip edildiklerini, öldürülmek istendiklerini sanırlar. Kendilerini diğer insanlardan üstün görürler. Kıskançlık önemli özelliklerindendir.
Şizoid Kişilik Bozukluğu: Şizoid kişilik bozukluğunda duygusal tepkisizlik ya da tekdüze duygulanım, yaşamdan kopukluk gözlenir. Bu kişiler duygularını ifade edemeyen, sosyal ilişkiler kuramayan, soğuk, mesafeli, rekabetten kaçınan, yalnız kişilerdir.
Antisosyal kişilik bozukluğu:  Yasalara aykırı davranışlarda ısrar, dürüst olmayan tutumlar, sürekli yalan söyleme, sinirlilik ve saldırganlık, güvenliği umursamama, verdiği zararlarda umursamama gibi özellikleri vardır.
Obsesif-Kompulsif bozukluk: Obsesyon (saplantı); düşünce düzeyinde ortaya çıkan, kişinin istek ve iradesi dışında sürekli yinelenen rahatsızlık durumudur. Kişi saçma olduğunu bilir ama irade dışı olduğu için engelleyemez. Örn; bir kişinin sürekli eve hırsız gireceğini düşünmesi, evinden dışarı çıkan bireyin kapı veya ocağı kapatıp kapatmadığını sürekli düşünmesi gibi.
Narsist kişilik bozukluğu: Kendisinin çok önemli olduğunu düşünmedir. Sürekli dikkat çekmeye çalışma, başkalarının kendisine hayran olmasını isteme, büyük başarılar elde etme, başkalarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanma gibi özellikleri vardır.
Bağımlı kişilik bozukluğu: Gündelik yaşamda çok büyük ölçüde başkalarına bağımlı olma, bağımsız olarak seçim yapamama, karar verememe, yalnız kalmaya dayanamama gibi özellikleri vardır.
Şizofreni: Duygu ve düşünce bozukluğu demektir. Kişi dış dünyayla sosyal ilişkisini kesmiş ve kendine özgü bir hayal dünyası kurmuştur. Kişi içine kapanıktır. Çoğu zaman sakindir. Bazen birden olmadık şeylere sinirlenebilir veya gülebilir. Hastanın paranoyak (sanrı, hezeyan) düşünceleri (başkalarının kendisini izlediği, ona zarar vermek istediği) vardır. Çeşitli halüsinasyonlar da görür

 

 

 

Davranış bozukluklarının tedavisi

Biyomedikal tedavi: tedavide uzman, hastanın göstermiş olduğu belirti ve bulgulara göre tanı koyar ve ilaç yazar.

Psikanaliz yaklaşım : Bu tedavi Psikoanalitik Kuram’a dayanır. Bu Kuram’a göre hastalığın nedeni, çocukluktaki bilinçaltı çatışmaların (id, ego, süperego arasında) yol açtığı bastırılmış dürtü ve saldırganlık duygularıdır. Tedavisinin ilk aşamasında serbest çağrışım ve rüya analizi kullanılarak hastanın bilinçaltındaki düşüncelerinin bilince getirilmesini sağlanır. Böylece hastada farkındalık geliştirilir. Yani hasta sorunlarıyla yüzleştirilir. Daha sonra terapist, bilince çıkmış bu duygu ve düşünceler üzerine hastanın içgörü kazanmasına yardımcı olur. Bu aşamada, hasta travmaya sebep olan duygu ve düşüncelerini gözden geçirir, bunlarda gerekli değişiklikleri yapar, çatışmalarını daha yapıcı olarak çözer.

Davranışçı yaklaşım : Davranışçı Öğrenme Kuramı’na dayanan tedavilerdir. Bu Kuram’a göre uyumsal olmayan davranışlar öğrenilmiştir. Bu nedenle de uyum olmayan davranışlar öğrenme ilkeleri kullanılarak değiştirilmeye çalışılır.
a) Sistematik duyarsızlaştırma: Özellikle korku ve fobilerin tedavisinde etkilidir. Önce korku/fobi nesnesi ilgili durumlar en az etkili olandan en etkili olana kadar sıralanır. Klasik koşullamaya dayanır. Mesela; köpeklerden korkan bir çocuğa, bu korkusunu yenmesi için önce köpek resimleri, daha sonra oyuncak köpekler gösterilmiştir. Ardından, çocuğun canlı bir köpeği önce uzaktan, daha sonra yakınlaşarak izlemesi sağlanmıştır. Son aşamada ise çocuk köpeğe dokunarak onu sevmiştir. Böylece köpek korkusu davranışı ortadan kaldırmıştır.
b) pekiştirme: İstendik davranışların oluşturulmasında kullanılır. Edimsel koşullamaya dayanır. Bu tedavi, yerleştirilmek istenen davranışlarda olumlu pekiştirme, istenmeyen davranışların kaldırılmasında ise söndürmenin uygulanmasını içerir. Örn; sigarayı bırakma .
c) Model alma: Hasta sorunları uyumsal davranışlar yaparak çözen birisini gözler. Böylece, uyumlu başa çıkma davranışlarını öğrenir. Model alma ile tedavide, görsel-işitsel sanal ortam için hazırlanmış kurgular da kullanılabilir.

Bilişsel yaklaşım: Bu tedavilerde hastanın bilgi işlemleme bozuklukları göze alınır. Hastanın hatalı düşünce, inanç ve duyguları üzerinde durulur. Hastanın bunları yeniden düşünmesi, değerlendirmesi ve yorumlaması sağlanır.

 

SORULAR
1.Bir insana ait her nitelik,o insanı anlamada bize ipucu verir.Dış görünüşü,sesi,konuşma tarzı,tabiata yada teknolojiye karşı ilgi duyması,sanatsal becerileri vb özellikleri o insanı betimlemede önemlidir.
Bu durum aşağıdaki kavramlardan hangisiyle ifade edilir?
A)Benlik
B)Kişilik
C)Zeka
D)Mizaç
E)Karakter
Çözüm: Kişilik; bir insanı başkalarından ayıran duygu, düşünce, davranış gibi tüm özelliklerin tutarlı bir bütünlük içinde süreklilik göstermesidir.Cevap:B
2.Birey bir davranışı sonucu için yapar.Eğer bu sonuç birey için değer taşıyorsa o davranış süreklilik taşır,eğer yoksa o davranış tekrarlanmaz.Kişilik bu şekilde oluşur
Yukarıdaki parağrafa göre kişiliğin oluşumunda aşağıdakilerden hangisi bulunur?
A)Fayda
B)Beklentiler
C)Bilişsel koşullar
D)Genetik faktör
E)Aile
Çözüm:Davranışın sürekliliği sağladığı faydayla ölçülür.Cevap:A
3.Karakter,kişiliğin çevrede şekillenen yönüdür;toplumdaki ahlaksal değer yargılarına göre biçimlenir.
Aşağıdakilerden hangisi karakter yönü ağırbasan bir kişilik özelliğidir?
A)Karamsar olma
B)Duygusal olma
C)Soğukkanlı olma
D)İçe kapanık olma
E)Dürüst olma
Çözüm:Dürüstlük karakterin çevreyle şekillenen özelliğidir.Cevap:E
4.Freud’a göre kişilik,üç ana sistemden oluşur:İd,ego ve süper ego.İd,ego ve süperego etkileşerek davranışı yönetir.
Freud’un bu görüşü,onun aşağıdaki kuramlardan hangisinin temsilcisidir?
A) Fenomenolojik Kuram
B) Psikososyal Kuram
C) Psikanalitik Kuram
D)Varoluşçu kuram
E)Öğrenme kuramı
Çözüm: Psikanalitik Kuram: Bu kuramın en önemli temsilcisi olan Sigmund Freud, kişilik gelişimini bireyin bebeklik ve çocukluk yıllarına dayandırır.Cevap:C
5. Bu dönemde çocuğu başkaları ile kıyaslamak, yapamadıklarını ve yetersizliğini vurgulamak çocukta aşağılık duygusunun oluşmasına sebep olur. Çocuğa sorumluluk vererek çocuğun başarı duygusunu yaşaması sağlanmalıdır. Çocuğun yapamadıkları değil yapabildikleri vurgulanmalıdır.
Yukarıdaki parağrafta eriksonun hangi kişilik gelişimi  döneminden bahsedilmektedir?
A) Kimlik Oluşumuna Karşı Rol Karmaşası (12-18 yaş)
B) Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık (18-30 yaş)
C) Üretkenliğe Karşı Durgunluk (30-65 yaş)
D) Başarıya Karşı Aşağılık Duygusu (6-12 yaş)
E) Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk (65 yaş ve üstü)
Çözüm:tanımı verilen dönem:Başarıya Karşı Aşağılık Duygusu (6-12 yaş).Cevap:D
6. Kuramın temsilcisi Erik Erikson’dur. Erikson’a göre temel kişilik özelliklerinin gelişimi yaşamın ilk yıllarıyla sınırlı değildir. Kişilik gelişimi bütün yaşam boyunca devam eder. Kişiliğin oluşmasında biyolojik faktörlerle birlikte sosyal çevre ve kişiler arası ilişkiler de önemlidir.
Yukarıda tanımı verilen kişilik kuramı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Fenomenolojik Kuram
B) Psikososyal Kuram
C) Psikanalitik Kuram
D)Varoluşçu kuram
E)Öğrenme kuramı
Çözüm:Tanımı verilen kişilik kuramı psikososyal gelişim kuramıdır.Cevap:B
7.İnsanlardaki öğrenme,algılama,düşünme zeka gibi psikolojik özelliklere sahiptir.Ama herkeste bu özellikler,aynı derece ve düzeyde değildir,her insanın yaşadığı çevre farklıdır.
Bu parçaya göre kişilikle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A)Kişilik,bireyin dışa yansıyan yönüdür
B)Kişilik,bir insanı diğerinden ayıran özelliklerdir
C)Kişilik,bireyin sonradan kazandığı davranışlardır
D)Kişilk,öğrenilmiş davranışlar örüntüsüdür
E)Kişilik,sosyal çevrenin etkisiyle gelişir.
Çözüm: Farklı sosyal çevrede yetişen bireyler farklı tutum, ilgi, inanç ve değerlere sahip olurlar.Cevap:B
8. Fiziksel, bilişsel ve psikososyal ihtiyaçların karşılanma şekli duygusal gelişimi etkiler. Buna bağlı olarak insanların korku, kaygı, sevinç, heyecan, stres vb. duyguları yaşama şekli ve yoğunluğu da değişir. İnsanlar aynı olay ya da durumlara farklı duygusal tepkiler gösterebilir.
Bu parçaya göre,kişilik için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A)Toplumsal nitelik taşıdığı
B)Davranışları etkilediği
C)Kalıtımın etkili olduğu
D)Her bireyde farklı olduğu
E)Sonradan kazanılan özellik olduğu
Çözüm: çinde bulunulan sosyal çevre bireyin farklı özellikler kazanmasında etkilidir bu süreç kaçınılmaz olarak duygusal, bilişsel, sosyal ve fiziksel farklılıklara neden olur.Cevap:D
9.Birey kalıtımla getirdii özellikleri ile çevreyle etkenlerini değerlendirir,yorumlar,biçime sokar,kendine özgü biçimde sentezleyerek kişiliğini yansıtan tepkiler verir.
Bu parçaya göre,kişilik oluşumu için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A)Sözlerle davranışlar arasındaki uyumu yansıtması
B)Bireye özgü olduğu
C)Eğitimle sonradan değiştirilebileceği
D)Tutarlılık gösterdiği
E)Tolumsal bir nitelik taşıdığı
Çözüm: çinde bulunulan sosyal çevre bireyin farklı özellikler kazanmasında etkilidir bu süreç kaçınılmaz olarak duygusal, bilişsel, sosyal ve fiziksel farklılıklara neden olur.Cevap:B
10. Kişilik testlerinde zeka testlerinde olduğu gibi doğru ve yanlış yanıtlar yoktur.Bu testlerde kişilerin çoğunlukla ne yaptıkları ve ya neyin onlara özgü olduğu anlaşılmaya çalışılır.
Buna göre kişilik testlerinin temel amacı aşağıdakilerden hangisidir?
A)Kişiliği dolaylı yollardan ölçmek
B)Doğuştan gelen özellikleri belirlemek
C)Meslek seçiminde yardımcı olmak
D) Kişinin zayıf yönlerini belirlemek
E)Bireysel farklılıkları ortaya çıkarmak
Çözüm:Kişilik testleri bireye özgü durumlar hakkında bilgi verir.Cevap:E
11.Kişiden,kendisine verilen resimlere uygun hikayeler geliştirmesi istenir.Buna göre kişi kendine göre hikayeler oluştururken farkında olmadan kendi iç dünyasını yansıttığı sonucuna varılır.
Burada açıklaması yapılankişilik ölçüm testi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Beier cümle tamamlama testi
B) Projektif Testler
C) Derecelendirme Ölçekleri:
D) Tematik algı testi (TAT)
E) Rorschach Testi
Çözüm: Tematik algı testi (TAT):Bu test iki aşamada uygulanır. Her seferinde deneğe 10 resim gösterilir. Denekten her resim için bir hikâye anlatması istenir. Deneğin her resmi beş dakikada değerlendirmesi beklenir.Cevap:D
12.Kişilik özelliklerinin iki uç sınırda ele alınarak(iyi-çok iyi,orta-zayıf gibi) , insanın belli kişilik özelliklerine ne oranda sahip olduğunu gösterilmesine dayanan kişilik ölçüm tekniği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gözlem
B) Derecelendirme Ölçekleri
C) Anket ve Envanterler
D) Projektif Testler
E) Otobiyograf

13.Aşağıdakilerden hangisi stresi tanımlayan ifadelerden biri değildir?
A)kendini ifade edememe
B)Hızlı karar verme
C)Sıkıntı ve üzüntü durumunun uzaması
D)Dikkatini toplayamama
E)Bunalım ve gerginlik yaşama
Çözüm:Hızlı karar verme stres yaşayan kişinin davranışları arasında yer almaz.Cevap:B
14. Kelime anlamı baskı ya da gerginlik olan stres, karşılaşılan yeni durumlarda insanın psikolojik veya fizyolojik sınırlarının zorlanması olarak tanımlanabilir.
Aşağıdakilerden hangisi strese neden olan etkenlerden birisi olamaz?
A)Doğal afetler
B)Sevilen birinin kaybı
C)Sosyal baskı
D)Çok sevdiği sporu yapamamak
E)Kişinin biyolojik yapısıyla ilgili değişimler
Çözüm:Biyolojik yapıdaki değişiklikler Strese neden olmaz.Cevap:E
15. Birey ihtiyaç ve isteklerini gideremediği zaman engellenme duygusu yaşar.Bu durum strese yol açar,engellenme bazen içsel nedenlerden kaynaklanır.
Aşağıdakilerden hangisi içsel nedenlerden kaynaklanan engellenme değildir?
A)Boyu kısa olan bir gencin polis okuluna seçilememesi
B)Kapalı alan korkusu olan bir gencin asansöre binememesi
C)Sokağa çıkma yasağı nedeniyle çocuğun parka gidememesi
D)Aşırı heyecandan dolayı kişinin sahnede şiir okuyamaması
E)Hastalanan öğrencinin sınava girememesi
Çözüm:Sokağa çıkma yasağı içsel değil dışşsal(Toplumsal) kaynaklı strese yol açan nedenlerden biridir.Cevap:C

 

 

16. İstenmeyen iki durumdan birini seçmek zorunda kalmak, kaçınma-kaçınma çatışmasıdır.
Aşağıdaki durumlardan hangisi kaçınma-kaçınma çatışmasına örnek olarak gösterilemez?
A)Öğretmenin tepkisinden çekinen ancak ödev de yapmak istemeyen öğrencinin durumu
B)Grip salgınından çekinen fakat grip aşısı olmaktan korkan gencin durumu
C)Üniversiteyi kazanmak isteyen ama ders çalışmaktan hoşlanmayan öğrencinin durumu
D)Çok beğendiği iki elbiseden hangisini alacağına karar veremeyen kadının durumu
E)Hem diş ağrısı çekmel istemeyen ama doktora da gitmekten korkan bireyin durumu
Çözüm:sevdiği iki durmdan birini seçememek yaklaşma-yaklaşma çatışmasıdır.Cevap:D
17. Hem sevdiği insanla evlenmek isteyen hem de evliliğin getireceği sorumluluklardan korkan birinin yaşadığı durum, yaklaşma-kaçınma çatışmasına örnektir.
A)Bir çocuğun sevdiği iki oyuncaktan birini tercih etmek zorunda kalması
B)Bir öğrencinin sevmediği iki seçmeli dersten birini seçmak zorunda olması
C)Yağmurda yürümeyi çok isteyan birinin hasta olmaktan korkması
D)Bir gencin hem tiyatroya hem de sinemaya gitmek istemesi
E)Bir annenin kızını ders çalışma ile bulaşıkları yıkama arasında tercihe zorlaması
Çözüm: Yağmurda yürümeyi çok isteyan birinin hasta olmaktan korkması yaklaşma-kaçınma çatışmasına örnektir.Cevap:C
18.Başvurduğunuz ve aynı derecede istediğiniz iki iş talebinize olumlu cevap gelmişse,birini seçmek durumunda seçim yapmak oldukça güç olabilir.
Bu parçadaki durum aşağıdakilerden hangisini örneklendirmektedir?
A)Yaklaşma-kaçınma çatışması
B)Yaklaşma-yaklaşma çatışması
C)Kaçınma-kaçınma çatışması
D)Hayal kırıklığı
E) Savunma mekanizması
Çözüm: Aynı durumu hem isteyip hem istememek, yaklaşma-kaçınma çatışmasıdır. Cevap:B

 

19.Cüzdanını kaybeden bir gencin “Bana iyi ders oldu,bundan sonra paramın hepsini üzerimde taşımayacağım” demesi aşağıdaki savunma mekanizmalarından hangisine örnektir?
A)Yansıtma
B)Yön değiştirme
C)Yüceltme
D)Gerileme
E)Mantığa bürüme
Çözüm: Mantığa Bürüme: Kaygı ve mutsuzluk yaratan ya da toplum tarafından kabul görmeyen duygulara, düşüncelere, davranışlara, yetersizlik ve başarısızlıklara mantıksal bahaneler bulmaktır.Cevap:E
20.Bir gencin kendisini okuduğu roman yada izlediği dizi film karakterine benzetmeye çalışması,aşağıdaki savunma mekanizmalarından hamgisine örnektir?
A)Yansıtma
B)Yön değiştirme
C)Özdeşim kurma
D)Ödünleme
E)Bastırma
Çözüm: Özdeşim Kurma : istediği başarıya ulaşamayan bireyin kendisini başka bir bireyle veya grupla özdeştirerek bu başarısızlığını kapatmaya çalışmasıdır.Cevap:C
21.Bazı insanlar içine düştükleri sıkıntılı durumlarda,her işleri yolunda gidiyormuşcasına davranırlar;kendilerine ve çevrelerine karşı başarısızlıklarını kabul etmezler.
Kişinin bu davranışı aşağıdaki savunma mekanizmalarından hangisine örnektir?
A)Yadsıma(İnkar)
B)Ödünleme
C)Yansıtma
D)Hayal kurma
E)Mantığa bürüme
Çözüm: İnkâr (Yadsıma): Baş edilemeyen ya da kaçılamayan bir tehlike veya sıkıntıyı yok saymaktır.Cevap:A

22.Birey normal yaşamını sürdürebiliyor,gülüp eğlenebiliyor,görev ve sorumluluklarını yerine getirebiliyorsa sağlıklı sayılır.
Buna göre,sağlıklı olmanın temel koşulu aşağıdakilerden hangisidir?
A)Kendi mutluluğunu düşünmek
B)Başkalarının desteğine ihtiyaç duymak
C)Olumsuz düşüncelere oadaklanmak
D)Bedensel ve ruhsal açıdan uyumlu olmak
E)Seçimlerinde başkalarının isteklerine öncelik vermek
Çözüm: Ruh sağlığı bireyin kendisi ve çevresi ile sürekli bir uyum içinde olmasıdır.Cevap:D

23.Ruhsal açıdan sağlıklı olmanın çeşitli ölçütleri vardır:
-Kişi kendisiyle uyumlu olmalıdır.
-Kişi bağımsız olarak girişimlerde bulunabilmelidir.
-Kişi, yaşadığı yakın ve uzak çevreyle ilişki kurup bu ilişkiyi sürdürebilmelidir.
Buna göre ruh sağlığıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A)Ruh sağlığı yerinde olan bireyler savunma mekanizmasını yoğun olarak kullanır
B)Bireyin sadece çevereye uyum sağlamasında yardımcı olur
C)Genetik ve biyolojik faktörler davranışlar üzerinde etkilidir
D)Bedensel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik hâlidir
E)Bireyin meslek seçiminde etkilidir
Çözüm: Dünya Sağlık Örgütüne göre sağlık; bedensel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik hâlidir.Cevap:D
24.Aşağıdakilerden hangisi ruh sağlığı yerinde olan bireyin özelliklerinden biri değildir?
A)Sorumluluk bilincine sahip olma
B)Davranışlarının sonuçlarını üstlenme
C)Yeni girdiği oratama uyum sağlama
D)Zihninden kovamadığı saçma düşüncelere sahip olma
E)Doğayı ve hayvanları korumaya istekli olma
Çözüm:Ruh sağlığı yerinde olan insanların zihninde saçma düşünceler bulunmaz sorunlara akılcı çözümler üretirler.Cevap:D
25.Zaman zaman hepimiz”Kapıyı kilitledim mi?”,”Klimayı açık mı bıraktım?” gibi kuşkulara kapılırız.Ancak bu düşünceler aklımızdan atılamadığı,bizi rahatsız edip yaşantımızı olumsuz etkilemeye başladığı zaman anormal nitelik kazanır.
Bu parçada aşağıdaki arahatsızlıklardan hangisinin belirtilerine yer verilmiştir?
A)Obsesyon
B)Fobi
C)Şizofreni
D)Hipokondri
E)Panik atak
Çözüm: : Obsesyon (saplantı); düşünce düzeyinde ortaya çıkan, kişinin istek ve iradesi dışında sürekli yinelenen rahatsızlık durumudur. Kişi saçma olduğunu bilir ama irade dışı olduğu için engelleyemez.Cevap:A
26.Sürekli takip edildiğini,öldürülmek istendiğini söyleyen bir kişinin içinde bulunduğu psikolojik rahatsızlık aşağıdakilerden hangisiyle ifade edilir?
A)Bağımlı kişilik bozukluğu
B)Paranoid kişilik bozukluğu
C)Şizoid kişilik bozukluğu
D)Antisosyal kişilik bozukluğu
E)Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu
Çözüm: Paranoid kişilik bozukluğu; tam ve geçerli bir kanıt bulunmaksızın kişinin aldatıldığından, takip edildiğinden, kullanıldığından, kendisine zarar verileceğinden aşırı derecede kuşkulanması olarak tanımlanabilir.Cevap:B
27.Fobi,herhangi bir şeyden duyulan mantık dışı ve yoğun korkudur.Birey genellikle korkusunun mantıksız olduğunu anlar,fakat yinede korkusunun önüne geçemez.
Buna göre aşağıdakilerden hangisi fobiye örnektir?
A)Vücudunda karıncaların dolaştığını söylemek
B)Çalışma masasındaki eşyaları kusursuz bir şekilde düzenleme
C)Asansöre binmekten kaçınmak
D)Öfkesini başka nesnelerden almak
E)İşe geç kalmamak için alarm kurmak
Çözüm: ) Fobi: Herhangi bir şeye duyulan mantık dışı ve yoğun korkudur.Asansöre binmekten kaçınmak fobiye örnektir.Cevap:C
28.Ruh hastalıklarının tedavisinin başarıya ulaşması için ortak koşul,hastanın iyileşmek istemesi ve tadaviyi uygulayanın bilgili ve deneyimli bir uzman olmasıdır.Bu parçada ruh hastalıklarının tedavisinde aşağıdakilerden hangisinin önemi vurgulanmaktadır?
A)Tedavi ortamının özelliği
B)Hastanın yaşının
C)Hastanın tedaviye bakış açısı
D)Tedavi yönteminin önemi
E)Tedavide kullanılan ilaçların
Çözüm:Ruh hastalıklarının tedavisinde öncelikli koşul hastanın tedavi olmayı istemesidir.Cevap:C
29. Bastırılmış düşüncelerin ortaya çıkarılması için serbest çağrışım, rüya yorumu ve dil sürçmelerinin analizi gibi teknikler kullanılır. Tedavide amaç, bireyin geçmiş yaşantılarının şu anki davranışlarını nasıl etkilediğini anlamaya çalışarak var olan problemi çözmektir.Yukarıdaki parçada ruh sağlığı tedavisinde kullanılan hangi yöntemin tanımı verilmiştir?
A)Sosyometrik yaklaşım
B)Biyomedikal yaklaşım
C)Psikanalitik yaklaşım
D)Bilişsel yaklaşım
E)Davranışsal yaklaşım
Çözüm:Psikanalitik yaklaşıma göre bastırılmış anı, düşünce ve istekleri barındıran bilinç dışı bölüm, çatışmalara yol açarak psikolojik ve fiziksel semptomlara neden olur.Cevap:C
30. Her geçen gün gelişen ve değişen bilimsel veriler ışığında psikolojideki destek yöntemlerinde de sürekli bir gelişme ve değişme olduğu söylenebilir.
Aşağıdakilerden hangisi psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan yöntemlerden biri değildir?
A)Bilişsel yaklaşım
B)Psikanalitik yaklaşım
C)Davranışsal yaklaşım
D)Biyomedikal yaklaşım
E) Eğitimsel yaklaşım
Çözüm:Eğitimsel yaklaşım psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan yönetemlerden biri değildir.Cevap:E