1.Devlet Teşkilatı. I. Murat döneminde "devlet yönetiminin hükümdar ve oğullarına ait olduğu" kural haline gelmiştir. Fatih döneminde devletin bütünlüğünü korumak için padişahlara kardeşlerini öldürme izni verilmiştir. Bu kanunname ile Osmanlı İmparatorluğu merkeziyetçi ve mutlakıyetçi bir karakter kazanmıştır. XVI. yüzyıl başlarında halifeliğin Osmanlı padişahlarına geçmesinden sonra Osmanlı Devleti, mutlakıyetçi ve teokratik bir imparatorluk haline gelmiştir. XVII. yüzyıl başlarında I. Ahmet'ten sonra veraset sisteminde değişiklik yapılarak "Yönetimin hanedanın en yaşlı üyesinin hakkı olduğu" kabul edilmiştir.
Divan-ı Hümayun. Bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen Divan-ı Hümayun'da devletin önemli siyasal, sosyal, ekonomik, hukuksal sorunları görüşülürdü. Divan her milletten ve dinden vatandaşlara açıktı.
Fatih'ten itibaren Divan üyelerinin fikirlerini rahatça söyleyebilmesi için padişahlar Divan toplantılarına katılmamıştır. Bu uygulamadan sonra Divan'a sadrazamlar başkanlık yapmaya başlamıştır.
2. Toprak Yönetimi. Öşrî ve haraci topraklar özel mülkiyeti olan topraklardır. Bu toprakların sahipleri mülklerini satabilir, vakfedebilir veya miras bırakabilirdi. Miri topraklar ise devlete aittir. Devlet bu toprakları idaresine alır ve ekip biçmek koşuluyla halka dağıtırdı. Bu tür toprakları ekip biçenler kiracı durumunda olup toprakları satamazlardı. Toprağını üç yıl üst üste boş bırakanlardan üretim faaliyetlerini aksattıkları için "çiftbozan akçesi" adıyla vergi alınırdı. Miri araziler yirmi beş kısma ayrılmıştır. Başlıcaları şunlardır:
a. Dirlik. Asker yetiştirmek veya devlet memurlarının maaşlarını karşılamak amacıyla ayrılan devlet topraklarına dirlik denir. Miri arazilerin en önemli bölümü olan dirlik arazilerini işleyenler ödemeleri gereken vergileri devletin göstereceği memurlara veya sipahilere verirlerdi.
Dirlikler gelirlerine göre; Has, Zeamet ve Tımar olmak üzere üçe ayrılmıştır.
b. İltizam Sistemi. Osmanlı İmparatorluğu'nda XVI. yüzyılda bazı eyaletlerin vergi gelirlerinin açık artırma yoluyla belirli bir bedel karşılığında şahıslara satılmasına iltizam sistemi denilmiştir. Bu kişilere de mültezim adı verilmiştir. İltizam sisteminin uygulanması sonucunda; Devlet eyaletlerin vergi gelirlerini peşin alarak nakit ihtiyacını, alınan paralarla yönetici ve askerlerin maaşlarını karşılamıştır. Mültezime bırakılan topraklarda asker yetişmemiş, tımarlı sipahilerin önemi azalmıştır. Osmanlı Devleti'nin zayıflaması ve gerekli denetimlerin yapılmamasından dolayı halktan fazla vergi alınarak zor duruma düşürülmüştür.
3. Ekonomik ve Sosyal Hayat. Osmanlıda ekonomik hayatın temeli tarımsal faaliyetlere dayanıyordu. Osmanlı İmparatorluğu geniş topraklarından ve farklı iklim koşullarından faydalanarak değişik ürünler yetiştirmiş, bu durum tarım ürünleri dünya ekonomisinin şartlarında büyük değişimler olduğu XVIII. yüzyıl başlarına kadar genellikle Osmanlı nüfusuna yeterli olmuştur. Hayvancılık, da Osmanlı ekonomisinin hayati unsurlarından biridir. Osmanlı Devleti'nde ulaşım, taşımacılık ve başta tarım olmak üzere insan gücünün üstünde kuvvet kullanılması gereken bütün üretim dallarında hayvanlardan yararlanılmıştır.
4. Ticaret. Fatih döneminde, ülke sınırlarının genişlemesi ve doğudan gelen ticaret yollarının Osmanlı Devleti'nin eline geçmesi ticaretin gelişmesini sağlamıştır. XV. ve XVI. yüzyıllarda Türk tüccarları uluslararası alanda görülmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti, ticaret faaliyetlerini teşvik etmiş, vergileri düşük tutmuş, Avrupalı devletlere ticari imtiyazlar vermiş, önemli ticaret şehirlerine kapalı çarşılar, bedestenler ve hanlar yaptırmıştır. Bu çalışmaların yanında devletin doğudan gelen ticaret yollarını ele geçirmesi ülkede ticari canlılığı artırmıştır.
5. Sanayi. Osmanlı Devleti'nde esnaflar, Lonca adı verilen teşkilatlara üye idi. Her esnaf kendi çalışma alanıyla ilgili bir loncaya üye olarak koruma ve denetim altına girerdi. Osmanlı şehirlerinde ekonomik hayatın temeli durumunda olan loncaların dışında esnaflık ve zanaatkârlık yapmak mümkün değildi.
Loncaların başlıca görevleri ürünlerin kaliteli yapılmasını sağlamak ve fiyatları belirlemek, esnaflarla hükümet arasındaki ilişkileri düzenlemek, üyelere kredi sağlamak ve üyelerinin zararlarını karşılamak ve mesleki eğitim vermekti.
6. Hukuk. Osmanlı Devleti fethettiği yerlerdeki halkın Osmanlı yönetimine uyum sağlamasını kolaylaştırmak amacıyla yürürlükteki kanunları bir süre kaldırmamıştır. Osmanlı Devleti'nde hukuk; şer'i ve örfi hukuk olmak üzere iki temele dayanıyordu. Örfi hukukun şer'i hukuk kurallarına ters düşmemesine özen gösterilmiştir.
7. Eğitim ve Öğretim. Medrese: Osmanlı tarihinde ilk medrese Anadolu Selçukluları örnek alınarak Orhan Bey döneminde İznik'te kurulmuştur (1331). Daha sonraki dönemlerde başta Bursa, Edirne ve İstanbul olmak üzere birçok şehirde medrese kurulmuştur. Osmanlı medreseleri Tanzimat'a kadar ülkenin bilim, adalet ve yönetim hayatında etkili olan kişileri yetiştirerek XIV. yüzyıldan XIX. yüzyıla kadar geçen döneme damgasını vurmuştur.
Enderun: Devlet memuru, idareci, komutan ve sanatkar yetiştirmek amacıyla kurulan saray okuluna Enderun denilmiştir. İlk defa II. Murat tarafından Edirne sarayında kurulan bu okul, bazı düzenlemeler yapılarak ve ismi değiştirilerek 1910 yılına kadar devam ettirilmiştir.