CÜMLEDE (TÜMCEDE) ANLAM
CÜMLE (TÜMCE): Cümlenin tanımı bazı sözlüklerde şöyle verilmiştir: Cümle: Bir yargıyı bildirmek için tek başına çekimli bir fiil veya çekimli bir fiille kullanılan kelimeler dizisi, tümce. (Türkçe Sözlük -TDK) “Bir eylem, düşünce veya duyguyu bir hüküm hâlinde anlatan ve içinde çekimli bir fiil veya sonuna cevher fiil getirilmiş bir isim bulunan kelime dizisi, tümce.” (İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük) “Bir duyguyu, bir düşünceyi veya eylemi tam olarak bir hüküm hâlinde anlatan kelimeler dizisi, tümce.” (Yaşar Çağbayır, Ötüken Türkçe Sözlük) Bu üç tanımdan şöyle bir sonuca varılabilir: Cümle mutlaka bir hüküm bildirmeli, yüklemi ek fiil almış bir isim veya bir çekimli fiil olmalıdır.
Cümlede anlam konusu sınavda genellikle şu soru tipleri altında sorulur:
Cümlede anlam konusunu, “Cümlede Anlam İlişkileri”, “Cümlede Anlatım Özellikleri”, “Anlamlarına Göre Cümleler” ve “Cümle Yorumu” olmak üzere dört başlıkta ele alacağız.
I Cümlede Anlam İlişkileri
“Tutarsız her olayı, her davranışı alaturkadır diyerek Doğu'ya yükledik.” cümlesini değişik şekillerde ele alalım.
Görüldüğü üzere bir cümle özü korunarak farklı şekillerde ele alınabilir.
Örnek Soru: Pablo Picasso, “Ben başkalarını değil, asıl kendimi kopya etmekten korkarım.” demiştir.
Pablo Picasso bu sözüyle, sanatçıların içinde bulunması gereken hangi ruh halini belirtmek istemiştir?
A) Başka yazarlara benzememe ilkesine hayatı boyunca bağlı kalmalıdır.
B) Sıradan şeylerden alışılmışın dışında eserler yaratabilmelidir.
C) Farklı olma düşüncesiyle anlaşılması güç eserler vermekten kaçınmalıdır.
D) Ferdi konulardan yola çıkarak toplum gerçeklerini anlatmalıdır.
E) Her yeni eserinde, öncekilere benzemeyen özgün yapıtlar vermelidir.
CEVAP E kendimi kopya etmekten korkarım ifadesinden hareketle kendi yeni çalışmalarında, önceki çalışmalarına benzemeyen ve özgün yapıtlar ortaya koymanın önemi belirtildiği söylenebilir.
Örnek Soru:
(I) Bazı şairler vardır, daha ilk şiirleriyle yeni bir içerik, yeni bir biçim ortaya koyarlar. (II) Bu şairler, sürekli bir arayış içinde olduklarından bazen şaşırtsalar da asla hayal kırıklığına uğratmazlar okurlarını. (III) Yeni yetme yönelişlere aldırış etmezler, dışarıdaki “gürültü” dikkatini dağıtamaz bu tip şairlerin. (IV) Yenilenme sürecine giren bu şairler okurlarının beklentilerini boşa çıkarmazlar. (V) Bilirler ki şiir, iç sese dayanır; şiirde yapısal bir bütünlük ve sağlamlık olması gerektiğinin bilincindedirler.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) III. ve V. B) IV. ve V. C) II. ve IV. D) I. ve III. E) I. ve II.
CEVAP C Bu parçada yer alan II. cümledeki “sürekli bir arayış içinde olduklarından” ifadesi ile IV. cümledeki “yenilenme sürecine giren bu şairler” yine aynı cümlelerde yer alan “asla hayal kırıklığına uğratmazlar okurlarını” ve “okurlarının beklentilerini boşa çıkarmazlar.” ifadeleri de birbirine yakındır.
Karşıt (Zıt) Anlamlı Cümleler Karşıtlık, iki yargıdan birinin diğeriyle karşıtlık göstermesi ya da yargıların birbirini çürütmesidir.
Örnek ‘’Edebi sanatlara yer verilmeyen bir şiirin kuru bir yapraktan pek de farkı yoktur. ‘’cümlesini ele aldığımızda savunulan düşünce şiiri şiir yapan özelliğin edebi sanat olduğu görüşüdür. ‘’Bir şiirin değerini şiiri anlaşılmaz kılan sanatlar değil düşüncelerdeki açıklık belirler.’’ cümlesini ele aldığımızda ise savunulan düşünce şiirde sanat yapmanın önemli olmadığı görüşüdür.
Örnek Soru:
“Türk resmini, Alplerin ötesinde değil, Torosların eteğinde aramak lazımdır.” Bu görüşte olan bir ressamın, aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez?
A) Önce Anadolu’yu iyice bilmeli, oranın her mevsimlerinin renk cümbüşünde kendini bulmalısın.
B) Bizden renklerden, milli motiflerden de uluslararası boyutlara varılabilir.
C) Uzağa gitmek yerine; pencerenden menekşelere, bahçenden tüm ağaçlara bakmak yetmez mi?
D) Bulunduğun yerin çok fazla önemi yok, neyi nasıl istersen, onun tuvaline almalısın.
E) Nereden bir Türk köyü varsa onu konu alan tabloları asarım her zaman.
CEVAP D. Örnek cümlede Türk resminin yerli ve milli unsurlar barındırması gerektiği ifade edilmiştir. Soruda bizden bu görüşte olan bir ressamın hangisini söylemesi beklenemeyeceğidir. “A, B, C, E” seçeneklerinde savunulan düşünce ortaktır. Ancak “D” seçeneğinde yer alan “Bulunduğun yerin çok fazla önemi yok’’ ifadesi örnek cümledeki görüşle aynı doğrultuda değildir.
Örnek Soru:
(I) Konu “kitap” olunca herkesin bir fikri olduğu bir gerçek. (II) Benim ayrı görüşte olduğum bir görüş ise son zamanlarda çok yaygın. (III) O da şu: Söz konusu kitapsa yetişkin ve çocuk ayrımı yapılması mümkün değildir. (IV) Çünkü yetkin bir çocuk kitabı elbette yetişkinlere de hitap eder. (V) Ben bu fikre katılmıyorum. (VI) Neden mi katılmıyorum? Çocuklara hitap eden yetkin bir kitap, yetişkinlerin dikkatini çok fazla çekmeyebilir veya yetişkinlerin beğenerek okuyacağı bir kitap, çocuklar açısından pek de heyecan verici olmayabilir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri, “çocuklarla yetişkinlerin aynı çeşit kitaplardan haz alamayağı” düşüncesine ters düşmektedir?
A) I. ve III. B) I. ve IV. C) I. ve V. D) III. ve IV. E) IV. ve VI.
CEVAP D III. Cümlede yer alan “Söz konusu kitapsa yetişkin ve çocuk ayrımı yapılması mümkün değildir.” ifadesi ile IV. Cümlelerde yer alan “Çünkü yetkin bir çocuk kitabı elbette yetişkinlere de hitap eder” ifadesi çocuklarla yetişkinlerin aynı kitaplardan hoşlanmayacağı düşüncesine ters düşmektedir.
Eylemin gerekçesini bildiren cümlelere neden-sonuç (sebep-sonuç) cümleleri denir. Neden-sonuç cümleleri iki bölümden oluşur: Birinci bölüm neden (sebep), ikinci bölüm ise sonuç bildirir. “için, -den, -diğinden, ile” gibi ekler ve edatlar sıkılıkla kullanılır. Bir cümlenin yüklemine “niçin” sorusu sorulduğunda anlamlı bir cevap alınabiliyorsa cümlede neden-sonuç ilişkisi vardır. Örnek: Bütün yıl ödevlerini yapan Muhittin elektrik kesintisi yüzünden bu ödevini yapamamış. NEDEN SONUÇ
Örnek:
Annesinin onu bıraktığını düşündüğünden sızlanıp durdu.
NEDEN SONUÇ
Örnek Soru:
(I) O, ele aldığı konuları çoğunlukla Osmanlı’nın çöküş döneminin başladığı 17. ve 18. yüzyıldan alır. (II) Tiyatroları yine aynı dönemin düşünüş biçimini, törelerini karikatürize ettiğinden değerlidir. (III) Mizah ögesine bağlı kalarak bilgili bilgisiz, erdemli erdemsiz olsun fark etmez insanlar arasındaki çelişkileri yansıtır. (IV) Kurumların, doğal olarak da toplumun hicvedilmesine yönelir. (V) Mizah anlayışı, geleneksel mizah anlayışımızla örtüştüğünden, eserleri halkın da aydın kesimin de beğenisini kazanır.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde neden-sonuç ilişkisi vardır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve V. D) III. ve IV. E) IV. ve V.
CEVAP C Tiyatroları yine aynı dönemin düşünüş biçimini, törelerini karikatürize ettiğinden değerlidir. NEDEN SONUÇ Mizah anlayışı, geleneksel mizah anlayışımızla örtüştüğünden, eserleri halkın da aydın kesimin de beğenisini kazanır. NEDEN SONUÇ Bu inceleme ışığında II. ve V. cümlelerde sebep-sonuç ilişkisi vardır yargısına ulaşılabilir.
Örnek Soru:
Aşağıdakilerin hangisinde verilen yargının nedeni belirtilmemiştir?
A) Vatan toprakları hatalı kullanım yüzünden hiç olup gitmektedir.
B) Ülkemizin tarımsal üretimini artırıcı çalışmalar seneden seneye azalmaktadır.
C) Ülkemizde tarıma gereken önem verilmediğinden bu güzel ülke, pamuk, sebze, meyve üretiminde diğer ülkelerle kıyaslandığında çok gerilerde kalmaktadır.
D) Bazı ülkelerde, tarıma dayalı üretim bilinçli bir şekilde yapılmadığı için halkımızın sağlığı tehlike altındadır.
E) İnsanların çevre bilincinin yeteri kadar gelişmemiş olması, su ve hava kirliliğine yol açmaktadır.
CEVAP B “A, C, D, E” seçeneğindeki cümleler neden- sonuç cümlesidir. ‘’B” seçeneğindeki cümlede ise tarımsal üretimi geliştirmeye yönelik çalışmalar yıldan yıla azalmasının nedeni belirtilmediğinden Neden – sonuç cümlesi olarak kabul edilemez.
Eylemin hangi hedefe, amaca yönelik gerçekleştirildiğini belirten cümlelerdir. Bir cümlenin yüklemine “Hangi amaçla?” sorusu sorulduğunda anlamlı bir cevap alınabiliyorsa cümlede amaç-sonuç ilgisi vardır. Amaç anlamı “-mek için, -mek üzere, diye, istemek, hedeflemek” vb. sözcükler ve “-e, -a” ekleri yardımıyla sağlanır. Örnek: Seni göresim geldi diye bunca saatlik yolculuğu göze alıp yanına geldim. AMAÇ SONUÇ Örnek: Alışveriş yapmak üzere öğleden sonra evden çıktı. AMAÇ SONUÇ
Örnek Soru:
Aşağıdakilerin hangisinde yargının amacı belirtilmemiştir?
A) Projeyi zamanında tamamlamak için gece gündüz mesai yapıyorlar.
B) Her gün olduğu gibi öğle yemeği yemeye yemekhaneye gitti.
C) Şampiyonluk maçını kazanmak için gereken tüm hamleleri yaptı.
D) Yolun üç ayrı yerinde kaza olduğu için trafik tam üç saat tıkandı.
E) Haftalardır devam eden yardım kampanyaları muhtaçlara yardım etmek için.
CEVAP D “A, B, C, E” seçeneğindeki cümleler amaç-sonuç cümlesidir. Ancak “D” seçeneğindeki cümlede yargının sebebi belirtildiğinden sebep-sonuç cümlesidir.
E. Koşul – Sonuç Cümleleri Yapılması istenen bir eylemin ancak belirli şartlara bağlı olarak gerçekleşeceğini anlatan yargılara koşul (şart) anlamlı cümleler denir. Türkçede koşul anlamı asıl olarak “-se” şart ekiyle sağlanır. Bunun dışında “-se, -dikçe, mi, -madan, -maksızın, ama, yalnız, -mek üzere, -mek kaydıyla, yeter ki, üzere” ile de cümleye koşul anlamı sağlanır.
Örnek: ‘’Akşam erken gelirsem sana yardım ederim.’’ cümlesinde yardım etme eyleminin gerçekleşmesi için erken gelinmesi gerekmektedir. Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerden hangisi anlam ilişkisi bakımından diğerlerinden farklıdır?
A) Yürümekten zorlandığı için sık sık yere düşüyor.
B) Oyuncaklarınla oynayabilirsin ama sonra toplayacaksın.
C) Yağmur yağdıkça her yere çam ağaçlarının kokusu sinerdi.
D) Haftaya geri vermek üzere kitabımı ödünç alabilirsin
E) Akşam olsun da ne yapacağımıza karar veririz.
CEVAP A “B, C, D ve E” seçeneğindeki cümleler koşul-sonuç cümlesidir. Ancak “A” seçeneğindeki cümlede yargının sebebi belirtildiğinden sebep-sonuç cümlesidir.
II Cümlede Anlatım Özellikleri
Yoruma dayalı ve doğru ya da yanlış olduğu kanıtlanamayan yargıları barındıran cümlelerdir.
Örnek: Orhan Veli’nin şiirlerindeki tılsım başka şairlerde yok.
Örnek: Sanılanın aksine çok sakin bir insandır.
Örnek: Şehrin en güzel sokakları sabahları çöp kokuyor.
Örnek Soru:
I. Ahmet Hamdi Tanpınar: Şiir sanatların en ulusalıdır. II. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın da belirttiği gibi, şiir sanatların en ulusalıdır.
Okuduğunuz iki parça arasında nasıl bir anlam farkı vardır?
A) İkincisi, daha kesin bir yargı niteliği taşımaktadır.
B) İkincisinde, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın fikrine katılma anlamı vardı.
C) İkincisinde bu fikrin Ahmet Hamdi Tanpınar’a ait olduğu verilmiştir.
D) Birincisinde bu fikrin Ahmet Hamdi Tanpınar’a ait olmadığı, onun buna katıldığı söylenmiştir.
E) Birincisinde Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bu fikri öznel bir biçimde ortaya konmuştur.
CEVAP B Cümlelere incelendiğinde her ikisinin de nesnel anlatımlı olduğunu ifade edebiliriz. Hangi yargının daha kesin olduğuna yönelik derecelendirme yapılmadığı için cevap A olamaz. İki cümlede de Ahmet Hamdi Tanpınar’a ait özdeyişler verildiğinden cevap C ve D olamaz. Birinci cümlede yoruma yer verilmediğinden cevap E olmaz. II. cümlede “dediği gibi” ifadesinden hareketle A. H. Tanpınar’ın düşüncesine katılma anlamı içermektedir yorumu yapılabilir.
Söyleyenin duygu veya düşüncesini içermeyen; doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye göre değişiklik göstermeyen cümlelere nesnel cümleler denir. Örnek: Şairin en son kitabı 200 sayfadan oluşuyor. Örnek: Eser, dört bölüm halinde sinemaya uyarlanmış. Örnek: İstanbul 1453′te fethedildi.
Örnek Soru
(I) Dünyanın en güzel, en leziz incirleri burada yani Türkiye’de yetişir. (II) Yıllık incir üretimimiz 185 bin ton dolayındadır. (III) Geçinebilmemiz için bu üretimi daha da artırmalıyız. (IV) Geçmişten bu yana ihraç ettiğimiz mallar arasında incir önemli bir yer tutar. (V) Bu da incirlerimizin dış ülkelerden talep gördüğünü gösterir.
Bu paragrafı oluşturan cümlelerden hangileri, ötekilere göre daha kesin bir biçimde ve kolaylıkla kanıtlanabilir yargılar niteliğindedir? A) I. ve V. B) I. ile IV. C) I. ile III. D) II. ile V. E) II. ile IV.
CEVAP E II ve IV numaralı cümleler daha kesin bir biçimde ve kolaylıkla kanıtlanabilir yargılar niteliğindedir
Bir başkasının sözlerini olduğu gibi aktarmaya doğrudan anlatım denir. Olduğu gibi aktarılan söz genellikle tırnak işareti içerisinde yazılır. Tırnak işaretinin dışında virgül kullanılarak da aktarılabilir.
Örnek: Öğretmen derse girdiği ilk gün” Hiçbir zaman ezber yapmayacağız, her şeyin mantığını kavrayacağız” dedi.
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde doğrudan anlatım vardır?
A) Bitmek bilmez bir enerjiyle koşuşturuyordu.
B) Bu kadar ağır konuştuğu anlayamadım.
C) Neredeyse beş yıl olmuş köye gitmeyeli.
D) Bana bu kadar kötü davranmandan bıktım.
E) Takım çok kolay top kaptırıyor, dedi.
CEVAP E “Takım çok kolay top kaptırıyor, dedi.” örneğinde bir kişiye ait ‘’Takım çok kolay top kaptırıyor ‘’ifadesi dedi yüklemiyle doğrudan anlatımı örneklendirecek şekilde kullanılmıştır.
D. Dolaylı Anlamlı Cümleleri Dolaylı anlatımda bir başkasının sözü, anlatıcının kendi anlatım biçimine uygun bir şekilde aktarılmasıdır. Dolaylı anlatımlı cümleler “söyledi, belirtti, açıkladı” gibi eylemlerle biter ya da yüklemleri öğrenilen geçmiş zamanla çekimlenir.
Örnek: Öğretmenimiz derse girdiği ilk gün hiçbir zaman ezber yapmamamız gerektiğini ifade etti.
Aşağıdaki cümlelerden hangisinde dolaylı anlatım vardır?
A) Soruları yarım saatte çözmemiz gerektiği söylendi.
B) Hayat kısa kuşlar uçuyor dizesini severim.
C) ‘’Yarın akşam sinemaya gitmek istiyorum’’ dedi.
D) Sana güvenmekten çok korkuyorum.
E) Bu konuyu anladığından pek emin değilim.
CEVAP A Soruları yarım saatte çözmemiz gerektiği söylendi. cümlesinde dolaylı anlatım vardır. E. Karşılaştırma Cümleleri En az iki varlığın kavram ya da durum nitelik veya nicelik bakımından değerlendirildiği cümlelere karşılaştırma cümleleri denir. Karşılaştırmada benzerlikler veya farklılıklar ortaya konur. Genellikle “göre, kadar, gibi, daha, en, ise, aynı” gibi sözcükler kullanılır.
Örnek Soru:
(I) Yaptığım bir söyleşi esnasında bana yönelttiğiniz sorular fikirlerimi gözden geçirme imkanı sağlıyor. (II) Neyi, nasıl yapıyorum sorularına cevap vermek hiç ama hiç kolay değil. (III) Çünkü neyi, nasıl yaptığımız konusunda, kaleme alırken çok az, kaleme aldıktan sonra daha fazla kafa yorarız. (IV) Esasen yazı yazma ustalığı uzun, çok uzun senelerden sonra kazanılan bir yetidir. (V) Bu yeti devamlı bir gelişim gösterir.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde karşılaştırma söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
CEVAP C “III” numaralı cümlede kullanılan ‘’daha’’ sözcüğü cümleye karşılaştırma anlamı katmıştır.
Örnek Soru:
(I) Kitap yazarken konuşmalara yer vermek genellikle kaçınılmazdır. (II) Hatta sadece konuşmalardan vücut bulan romanlar dahi mevcuttur. (III) Bu tip romanlarda sanırım amaç, tip vücuda getirmektir. (IV) Birkaç satırlık bir konuşma, bir karakteri yedi sekiz sayfalık bir betimlemeden daha başarılı bir biçimde ve apaçık ortaya koyabilir. (V) Bunun yetkin örneklerine Memduh Şevket Esendal’ın Ayaşlı ve Kiracıları adlı eserinde de rastlıyoruz.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde “karşılaştırma” yapılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
CEVAP D “IV” numaralı cümlede kullanılan ‘’daha’’ sözcüğü cümleye karşılaştırma anlamı katmıştır.
F. Aşamalı Durum Bildiren Cümleler Bir şeyin giderek azaldığını veya arttığını bildiren cümlelerdir.
Örnek: Bu şehirde yaşamaya yavaş yavaş alışıyorum.
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerden hangisinde “ bir durumun gittikçe ilerlemesi” anlatılmaktadır?
A) Orada kaldırım baştan başa balık pulları ile örtülüdür.
B) Köyden köye uluşmak zor olsa da telefonla konuşulabiliyor.
C) Zenginlik anlayışı kişiden kişiye değişen bir durumdur.
D) Ders anlatırken daldan dala atlan insanlar çıktı son zamanlarda.
E) Hastalığı yüzünden konuşma yetisi yıldan yıla azaldı.
Cevap: E Aşamalı bir durum, bir durumun gittikçe ilerlemesi aşamalı durum bildiren cümleler ile ilgilidir. ‘’Yıldan yıla işler kötüleşiyor.’’ cümlesi aşamalı bir durumu anlatmaktadır.
G. Benzetme Bildiren Cümleler Bir varlık ya da kavramın daha belirgin hale gelmesi için onun başka bir varlık ya da kavramın özelliklerine benzetilerek anlatılmasına benzetme denir.
Örnek
“O da babası gibi siyah saçlı ve ela gözlüydü.” cümlesinde “o” denen kişi babasına saçları ve gözleri yönüyle benzetilmiştir.
Örnek Soru:
(I) Toroslar, Çukurova'nın en verimli topraklarını İç Anadolu'nun bozkırından ayırır. (II) Çukurova’yı at nalı biçiminde kuşatmış bir duvardır desem yeridir. (III) Ovadan bakılınca çelikten heybetli bir testere ağzına benzeyen tepeler, her mevsim ışıl ışıldır. (IV) Toroslar o kadar sarp ve yüksektir ki öyle kolay kolay geçilmez. (V) Tren dahi Torosları aşarken son teknoloji ürünü tünelin birinden çıkıp ötekine girer.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde benzetme yapılmıştır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III. D) II. ve IV. E) IV. ve V.
Cevap: C Çukurova’yı at nalı biçiminde kuşatmış bir duvardır sanki. Cümlesinde Toroslar, Çukurova’yı at nalı biçiminde kuşatmış bir duvara benzetilmiştir. “Ovadan bakılınca çelikten heybetli bir testere ağzına benzeyen tepeler, her mevsim ışıl ışıldır.” cümlesinde yer alan andıran ifadesi benzetme amacıyla kullanılmıştır.
H. Kinayeli Anlatım Bir sözün, karşısındaki alaya almak amacıyla, tersini kastedecek şekilde kullanılmasıdır.
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde söyleyenin düşüncesi, kinayeli bir biçimde dile getirilmiştir?
A) Resepsiyonist, salondaki televizyonun sesini bir hayli açmış ama kimse aldırış etmiyor.
B) Eh, bu hızla gidersek, okula karne günü varırız diye düşünüyorum.
C) Bu küçük çay bahçesinde, her öğle vakti pop türünde şarkılar çalınıyor.
D) Son on yılda neslini tükettiğimiz hayvan ve bitki türü, son elli yılda yok olanlara denkmiş.
E) Hayvana karşı şiddetle etkili bir biçimde savaşabilmek için caydırıcı bir yasa çıkarılması gerekir.
Cevap: B “Eh, bu hızla gidersek, okula karne günü varırız diye düşünüyorum.” cümlesinde kast edilen hızlı olma durumu değil aksine yavaşlıktır. Bu kullanım kinaye örneğidir.
I. Tanım Cümleleri Bir varlığı veya kavramı temel nitelikleriyle tarif etmeye tanımlama denir. Tanımlar nesnel veya öznel olabilir, nesnel olduğunda öğretici özellik taşır.
Örnek: Şiir: Ritimli sözlerle, seslerin uyum içerisinde kullanımıyla ortaya çıkan edebi anlatış biçimidir.
Örnek Soru:
(I) Bilinç akışı metodu, hikayelerde ve romanlarda karakterlerin, geçmişe ve bugüne ilişkin duygu, fikir ve hatıralarının aktarımında kullanılan bir tekniktir. (II) Söz konusu duygu ve fikirlerin herhangi bir denetim ya da sınırlama olmaksızın, olduğu gibi aktarılması, anlatıyı daha olgun hale getirir. (III) Bu teknikle yazar, okuyucuya öz hislerini anlayabilme imkânı sunar. (IV) Bir başka deyişle okuyucunun, gerçeği çeşitli boyutlarda algılamasını sağlar. (V) Böylece yazar, yüzeysel olanın anlatımıyla yetinmeyerek, yarattığı kahramanların içinden geçen her şeyi dışa vurduğu için anlatımına anlamsal yoğunluk ve derinlik kazandırmış olur.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi tanımsal bir nitelik taşımaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Cevap: A Parçadaki “Bilinç akışı metodu, hikayelerde ve romanlarda karakterlerin, geçmişe ve bugüne ilişkin duygu, fikir ve hatıralarının aktarımında kullanılan bir tekniktir.“ cümlesi tanımsal bir nitelik taşımaktadır. Bu cümle “Bilinç akışı nedir?” sorusuna belli bir ölçüde cevap vermektedir.
İ. Üslup ile İlgili Cümleler Bir sanatçının dili kullanma şekli, sözcük seçimi, cümle kurma biçimine üslup denir. Buna yazarın anlatım biçimi de diyebiliriz. Üslup bildiren cümlelerde yazarın “nasıl anlattığı” ortaya konur. “Anlatımı nasıldır?” sorusuna cevap veren cümleler üslupla ilgili cümlelerdir.
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde üslupla ilgili bir özelliğe değinilmemiştir?
A) Teknik açıdan sağlam olup olayları canlı, az ve öz kelimeyle anlatmayı amaçlayan yoğun bir anlatımı vardı.
B) Eserlerinde, okurun farklı hislerini etkileyen imgeleri, sıradan kelimelerle yepyeni manalar yükleyerek oluştururdu.
C) Yapıtlarındaki karakterler, halkın her kesiminin aşina olduğu zengin bir his dünyası olmayan tek bir özelliğiyle verilen kişilerdi.
D) Şiirlerini yazarken kelimeleri, ses, anlam ve çağrışım açısından ele alındığında ayrıntılı bir değerlendirme süzgecinden geçirerek kullanırdı. E) Betimlemelerinde güçlü gözlemleri, başkalarına öykünen ve coşkulu bir söyleyişten özellikle kaçınırdı.
Cevap: C A seçeneğindeki “canlı, az ve öz kelimeyle anlatmayı amaçlayan yoğun bir anlatımı vardı.” B seçeneğindeki “sıradan kelimelerle yepyeni manalar yükleyerek oluştururdu.” D seçeneğindeki “kelimeleri, ses, anlam ve çağrışım açısından ele alındığında ayrıntılı bir değerlendirme süzgecinden geçirerek kullanırdı.” E seçeneğindeki “başkalarına öykünen ve coşkulu bir söyleyişten özellikle kaçınırdı.” ifadeleri üslupla ilgilidir.
J. İçerik ile İlgili Cümleler İçerik, bir eserde verilen duygu ve düşüncenin bütününe denir. Eğer bir cümle “Neyi anlatmış?” sorusuna cevap veriyorsa o cümle içerik cümlesidir.
Örnek Soru:
(I) Yaşadığı dönemin şiire bakış açısından uzaklaşarak sınırlarda dolaşan, alışılmadık bağdaştırmaları ve imgeleriyle bazen, herkesin bildiği söylemin dışına çıkan şair, devamlı yenili imgeleri bulma yoluna gitmiştir. (II) Tanık olduğu durumlara söylenmemiş duygu ve manalar yükleyerek onları kendi benliğiyle yazmıştır.(III) Şiirlerini oluşturan dizeleri alt alta dizerken boş alanlar bırakmış, uzun dizelerden vazgeçilmesine ön ayak olmuştur.(IV) Yine şiirde yenilik gerçekleştirmek amacıyla dilin yerleşik kalıplarını olduğu gibi kullanmaktan kaçınmış, şiir dilini yeniden var etmeye yönelmiştir. (V) Şiirlerinin büyük kısmında, çok derin kelimeler seçerek farklı çağrışımlar uyandırmıştır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi, sözü edilen şairin şiirlerinin içeriğiyle ilgilidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
CEVAP B İçerik cümleleri ‘’Ne anlatılıyor?’’ Sorusuna cevap verilebilen cümlelerdir. Bu özelliğe sahip cümle “B” seçeneğinde vardır.