MAKALE
èBelirli bir konuda, bir görüşü, bir düşünceyi savunmak ve kanıtlamak için yazılan yazı türüdür.
èGazete, dergi ve internette yayımlanır.
èMakale yazmak uzun bir araştırma ve bilgi toplama aşaması gerektirir.
èDüşünsel plânla yazılır.
èAnlaşılır, sade ve ciddi bir dil kullanılır.
èOkuyucuya konunun önemini kavratabilmek için örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi anlatım yollarından yararlanılır.
è Şinasi'nin Agah Efendi ile birlikte çıkardığı ilk özel gazete Tercüman-i Ahval'in ilk sayısında yayımlanan ve Şinasi'nin yazdığı Mukaddime (ön söz) başlıklı yazı, edebiyatımızdaki ilk makale olarak kabul edilir. Cumhuriyet Dönemi'nde çağdaş bir kimlik kazanmıştır.
DENEME
è Serbest düşüncenin ifade alanı ve nesrin bir türü olarak deneme; yazarın herhangi bir olay, olgu, durum veya kavramla ilgili izlenimlerini, herhangi bir plâna bağlı kalmadan, kanıtlamaya gerek duymadan ve kesin hükümler vermeden, tamamen kişisel görüşleriyle, serbestçe yazıya döktüğü; birkaç sayfayı geçmeyen kısa metinlerdir.
è Denemede yazarın kendi "ben"i ortaya çıkar. Çünkü deneme yazarı, her olaya, her duruma "ben"i açısından bakmaktadır. Deneme yazarı kendi kendisiyle konuşuyormuş havası içindedir.
è Denemeye özgü bir konu türü yoktur. Özgürce seçilen herhangi bir konuda yazılabilir.
è Öğretici ve düşünsel yanı da vardır.
è Deneme dilinde çeşitli bilim, felsefe ve sanat dallarına ait terimlere yer vermekten ziyade, halk çoğunluğunun ortak günlük konuşma dilinin, düşünce diline dönüştürülme çabası hâkimdir.
è Denemeler belirli bir plana göre oluşmaz.
è Deneme türünün ilk örnekleri, eski Yunan ve Latin edebiyatlarında görülmektedir. Bunlar Epiktetos'un "Sohbetler", Eflatun'un "Diyaloglar", Cicero'nun bazı eserleridir.
èBugünkü anlamdaki denemenin kurucusu 16. yüzyıl Fransız yazarı Michel de Montaigne'dir. İngiliz yazar Francis Bacon ve Charles Lamb da bu türde eserler kaleme almış ve bu türü geliştirmiştir. Fransız edebiyatında Andre Gide ve Alain, İspanyol edebiyatında Miguel Dunamuno, Alman edebiyatında R. Maria Rilke gibi sanatçılar da bu türdeki eserleriyle tanınmıştır.
è Türk edebiyatında ilk özel gazete Tercümân-ı Ahvâl (1860)'in yayın hayatına başlamasından itibaren gazetelerde çıkan değişik yazılar, zamanla ayrı bir tür olan deneme için, dil, anlatım ve yaklaşım bakımından zemin oluşturmuştur. Ahmet Haşim'in Bize Göre ve Gurabahane-ı Laklakan adlı eserlerinde yer alan bazı yazılar Türk edebiyatında deneme türünün ilk örnekleri sayılır. Nurullah Ataç, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ahmet Haşim, Falih Rıfkı Atay Vedat Günyol, Ahmet Hamdi Tanpınar, Suut Kemal Yetkin, Salah Birsel, Cemil Meriç, Oktay Akbal, Mehmet Kaplan ve Selim İleri bu türde eserler vermişlerdir.
FIKRA (KÖŞE YAZISI)
èBir yazarın, herhangi bir konu hakkındaki kişisel görüş, anlayış ve düşüncelerini; kanıtlama gereği duymadan; hoş bir üslupla yazdığı, kısa fikir yazılarıdır.
èKöşe yazısı olan fıkralarda yazar, gündelik olayları, özel bir görüşle, güzel bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan, her gün kaleme alır. Fıkralar konularını genellikle, basın ve yayın organlarında yer alan ve kamuoyunu yakından ilgilendiren günlük iç ve dış olaylardan ve haberlerden alır.
èDüşünceler hiçbir kalıba bağlı kalmadan serbestçe ortaya konulur.
èDaha çok iğneleyici, alaycı bir dille, bazen eleştiri bazen de sohbet kıvamında yazılır.
èFıkralarda okuyucuyla sohbet ediliyormuş havası hâkimdir. Anlatım senli benlidir.
èKısa, etkili ve dokunaklı bir sonuca varılır. Amaç, okuyucuyu etkilemektir.
èHedef, okuyucuya bazı günlük sorunları tanıtmak, bu sorunlar hakkında düşünceleri, derinliğe inmeden kanıtlamaya kalkmadan söylemektir.
è Fıkra türü yazılar Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi'nde Batı'dan geçmiştir. 1908′den sonra bu yazı türü Türk edebiyatında görülmeye başlamıştır. Özellikle Ahmet Rasim, fıkralarıyla tanınmıştır.
è Ahmet Haşim, Hüseyin Cahit Yalçın, Falih Rıfkı Atay, Refik Halit Karay, Yusuf Ziya Ortaç, Peyami Safa, Oktay Akbal, Aziz Nesin, Haldun Taner bu türde eserler vermişlerdir.
ELEŞTİRİ (TENKİT)
èŞiir, tiyatro, hikâye, roman, resim, heykel, film gibi bir sanat veya düşünce eserinin, zayıf ve güçlü yönleri göz önünde bulundurularak gerçek değerini belirlemek amacıyla yazılan yazılara "eleştiri" (tenkit) denir.
èEleştirinin amacı, iyi ve güzel olan sanat yapıtının değerini ortaya çıkarmak, sanatı iyi ve güzel olmayandan kurtarmak, kalıcı bir niteliğe kavuşturmak ,sanatçıyı daha güzel, daha güçlü, daha olgun, daha başarılı eserler ortaya koymaya teşvik etmek, okura, izleyiciye ve sanatçıya kılavuzluk yapmaktır.
èEleştiri türü Avrupa'da Boielau, Sainte Beuve, Hippolyte Taine, Brunetiere, Jules Lamaitre, Anatole France, Remy de Gourmont, Gustave Lanson, Lessing, Hazlitt, Cariyle, Ruskun ve Belinski gibi sanatçılarla temsil edilmiştir. èEleştiri türü Türk edebiyatına, makale, fıkra, deneme ve sohbet gibi Tanzimat Dönemi'nde Batıdan geçmiştir. Türk edebiyatında ilk eleştiri yazısı Namık Kemal'in "Lisan-ı Osmanînin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazâtı Şâmildir" adlı yazısıdır.İlk eleştiri eseri ise yine Namık Kemal'e ait olan ve Ziya Paşa'nın "Harabat" şiir antolojisini eleştirdiği eseri "Tahrib-i Harabat"tır.Ziya Paşa, Recaizade Mahmut Ekrem, Muallim Naci, Ali Canip, Nurullah Ataç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal, Mehmet Kaplan, Cemil Meriç, Vedat Günyol, Tahir Alangu, Berna Moran, Nihat Sami Banarlı, Sabahattin Eyüboğlu bu türde eserler vermişlerdir.