RÖPORTAJ
èYazarın okuyucularına bir konuyu inandırmak için, kişi, eşya, eser ya da bir yerle ilgili yaptığı incelemeleri, fotoğraflarla süsleyerek, kendi görüşlerini de katarak yazdığı gazete ve dergi yazılarına röportaj denir.
èRöportaj türü, gazeteciliğin gelişmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu nedenle röportaj, özellikle gazetecilerin uyguladığı bir türdür.
èRöportaj, hem gezi yazılarının hem makalenin özelliklerini taşır. Makale gibi dayandığı sağlam bir düşünce, bir tez vardır. Yazar; sorunu yerinde inceleyerek, gezip görerek, halkla, varsa mağdurla ve yetkili kişilerle konuşarak; fotoğraf, belge, istatistik bilgiler… gibi bilgilerle destekleyerek okuyucunun bilgisine sunar.
èRöportaj yazıları zamanla tarihsel belge olabilir.
èBatı'da Jack London, Hemingway, Sartre gibi sanatçılarla temsil edilmiştir.
èTürk edebiyatında ise Ruşen Eşref Ünaydın, Falih Rıfkı Atay, Abdi İpekçi, Fikret Otyam, Dursun Akçam, Yaşar Kemal bu türde eserler vermişlerdir.
KİŞİSEL HAYATI KONU ALAN METİNLER
ANI (HATIRA)
èToplum hayatında önemli görevler üstlenmiş, toplumu ilgilendiren önemli olayları bizzat yaşamış veya bu olaylara şahit olmuş kişilerin, bu olayları duyurmak için sanat değeri taşıyan bir üslupla yazdıkları yazılara "anı" (hatıra, hatırat) denir.
èAnılar ya günü gününe tutulan notlardan yararlanılarak ya da yaşanan olaylar anımsanarak sonradan yazılır. Her iki durumda da anılar yaşandıktan çok sonra kaleme alınır.
èAnlatımı birinci kişinin ağzından yapılır.
èOlaylar yaşayan kişi tarafından ele alınmak zorunda değildir.
èKimi belge ve görgü tanıklarından yararlanabilir.
èAnılar kişinin yaşadığı dönemle ilgili bilgiler de verir. Bu bakımdan anılar tarihe ışık tutan kaynaklar arasında yer alır. Tarihi gerçeklerin öğrenilmesine katkı sağlar.
èBatı edebiyatında Saint Simon - "Hatıralar", Rousseau – "İtiraflar" adlı eserler anı türündedir.
èTürk edebiyatında bu türün ilk örnekleri ilk yazılı metinlere kadar uzanır. Bu bağlamda, Göktürk Yazıtları'nı edebiyatımızın ilk anı örnekleri saymak mümkündür. Ebulgazi Bahadır Han'ın 17. yüzyılda yazdığı "Şecere-i Türk" adlı eseri anı türündedir. Osmanlı İmparatorluğunda devletin resmî tarihçileri olan vak'anüvislerin eserlerinde (vak'aname) anı niteliği taşıyan metinlere rastlanır.
èAkif Paşa'nın "Tabsıra", Ziya Paşa'nın "Defter-i Amal", Namık Kemal'in "Magosa Hatıraları", Ahmet Mithat Efendi'nin "Menfa", Muallim Naci'nin "Ömer'in Çocukluğu" adlı eserleri Tanzimat Dönemi'nde yazılan anı türünde eserlerdir.
è Ahmet Rasim, "Eşkâl-i Zaman", "Falaka ve Gecelerim"; Halit Ziya Uşaklıgil, "Kırk Yıl", "Saray ve Ötesi"; Hüseyin Cahit Yalçın, "Edebî Hatıralar"; Ruşen Eşref Ünaydın, "Atatürk'ü Özleyiş"; Yakup Kadri "Gençlik ve Edebiyat Hatıraları", "Zoraki Diplomat"; Yahya Kemal Beyatlı, "Çocukluğum, Gençliğim, Siyasî ve Edebî Hatıralarım"; Yusuf Ziya Ortaç, "Portreler" "Bizim Yokuş"; Falih Rıfkı Atay; "Çankaya", "Zeytindağı"; Halide Edip Adıvar, "Türk'ün Ateşle İmtihanı", "Mor Salkımlı Ev" Abdülhak Şinasi Hisar "Boğaziçi Yalıları" gibi eserler de anı türündedir.
GÜNLÜK (GÜNCE)
èBir kimsenin düzenli olarak, günlük olaylarla ilgili yorumlarını, bunlardan kaynaklanan o günkü anlayışlarını, düşüncelerini, üstüne tarih atarak kaleme aldığı kısa yazılara "günlük" veya "günce" (ruzname) denir.
èGünlükler, yazarlarının iç dünyasını kurgusuz bir biçimde sergileyerek günlüğün sahibine ilişkin ayrıntılı bilgilere birinci elden ulaşmamızı sağladıkları gibi, yazıldıkları dönemin önemli olaylarına ilişkin tarihsel belgeler olarak da önem kazanırlar.
èKonuşma diline yakın bir dil kullanılır.
èÖznel bir yaklaşımla yazılır.
èİç konuşma tekniğinden yararlanılır.
èGünlüğün anıdan tek farkı, günü gününe yazılmış olmasıdır.
è Yazarın bir bakıma kendi ile konuşmasını ve yaşadığı duygusal coşkunluğu bulabileceğimiz gibi, çeşitli kavramlar hakkındaki düşüncelerin yazarın bilincindeki açılımlarını içeren günlüklere içe dönük günlük denir. Andre Gide ve bizde Nurullah Ataç bu türün başta gelen ustalarındandır.
è Kendi zaman dilimi içindeki tutum ve davranışlardan, düşünsel akımlardan haber veren ve birer belge değeri taşıyan günlüklere ise dışa dönük günlük denir. Tomris Uyar bu türde günlük yazmıştır.
èTarihte ilk defa Romalılar günlük kullanmıştır. Tarihte günlüklerin, savaşlar ve askeri hareketleri not etmek amacıyla kullanıldığı da görülmüştür.
è19. yüzyılın ortalarına doğru, romantizm akımının en yoğun dönemini yaşamasıyla birlikte günlükler, edebi değeri ve içeriği bakımından çoğalmaya, yaygınlaşmaya ve yazarlarının iç dünyasını yoğun duygularla yansıtmaya başlamıştır.
èTürk edebiyatında "Ruzname" isimli savaş notları ile Evliya Çelebi'nin "Seyahatname" si ilk günlük örnekleridir. Direktör Ali Bey'in "Seyahat Jurnali" adlı eseri bizdeki ilk günlüktür. Nurullah Ataç, yazılarına başlık olarak "Günlük" yerine "Günce" deyişini kazandırmıştır. "Günlük" terimini ilk defa Falih Rıfkı Atay kullanmıştır. Oğuz Atay, Cemal Süreya, Salah Birsel, Oktay Akbal, Falih Rıfkı Atay, Tomris Uyar, Suut Kemal Yetkin gibi yazarlarda bu türde eser vermiştir.