VARLIK FELSEFESİNİN KONUSU VE PROBLEMLERİ:
Varlıkla ilgili olan, varlığı konu alan, varlığın gerçekte ne olduğunu ortaya koymaya çalışan felsefe disiplinine verilen ad.
Gerek fiziksel gerek zihinsel (veya ruhsal) varlık türünden olsun varlığın en genel ve en temel özelliklerini soruşturan felsefi inceleme alanına varlık felsefesi denir. Real varlık, zaman ve mekân içinde yer alır. Gözle görülüp elle tutulabilen bu varlıklar oluş ve değişim içinde bulunurlar. Real varlığın tam zıddı özelliklere sahip olan ideal varlık, düşünsel niteliktedir. Zaman ve mekân ötesidir, oluşun ve değişimin dışındadır. Çevremizde gördüğümüz her şey real varlık alanında yer alırken, örneğin bir n, pi sayısı, bir üçgen ya da daire ancak bizim düşüncemizde var olan varlıklardır. Real varlık alan biz onu düşünsek de düşünmesek de var olurken ideal(düşünsel) varlık alanı zihin dışında gerçekliğe sahip değildir. Farklı özelliklere sahip olan bu iki varlık alanı iç içe bulunur. Örneğin, ideal varlık alanında yer alan değerler, ancak insanın davranışlarında, başarılarında ortaya çıkar. Yine matematiğin ve geometrinin tüm kavramları real varlık alanında yer alan ilişkileri ifade eder.
Felsefe varlığı bütün olarak ele alır. Varlıkla ilgili olabilecek her tür konu ve soruyu kendine problem yapar ve varlık felsefesi adı altında varlığın ne olduğunu, anlamını, doğasını, yapısını, ilkelerini, türlerini inceler. Ontoloji varlıkla ilgili sorular soran, varlığı araştıran bir felsefi disiplindir
TEMEL KAVRAMLAR VE SORUNLAR
Felsefenin varlık kavramıyla ve varlığa ilişkin problemlerle ilgilenen disipline varlık felsefesi ya da ontoloji adı verilmektedir. Felsefenin başlangıcından itibaren bütün filozofların "varlık problemi" üzerine düşündüklerini saptamak mümkündür. Varlık felsefesinin, bir bakıma felsefenin başlangıcıyla ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Thales, Aneksimenes ve Anaksimandros gibi ilk filozofların yanıtını aradıkları temel sorular arasında, varlığa ilişkin soruların başta geldiği görülmektedir. Her ne kadar ilk filozoflar bugünkü anlamıyla varlık kavramını kullanmasalar da ,onların yöneldikleri konuların başında varlık ve varlığın değişimi probleminin geldiği açıktır.
Thales var olan her şeyin ana maddesinin (arkhe) "Su" olduğunu söyler. Arkhe, Yunancada kaynak ve başlangıç anlamına gelir. Var olan her şey aslında suyun değişik biçimleridir.
Metafizik: Metafizik (fizik ötesi), varlığın son temelleri, özü ve anlamı üzerine öğretiler anlamına gelmektedir. Başlangıcı bakımından Aristoteles'e kadar geri gider Aristoteles "ilk felsefe" kavramını kullanır. Bütün var olanlar için ortak ilkeleri araştıran yapıtı, bütün çalışmaları toplanıp derlenirken, fizik konusundaki yapıtlardan sonraya konulduğu için "fizikten öte" anlamına gelen metafizik adını almıştır.
METAFİZİK-ONTOLOJİ. Aristoteles'in ilk felsefe adını verdiği metafizik varlığın ilk nedenlerini, evrenin başı ve sonunu ele alır. Tanrı, ruh, ölümsüzlük gibi kavramları sorgular. Bu nedenle Aristoteles'te metafizik, ontoloji ve teoloji iç içe geçmiştir. Bu anlayışa klasik metafizik denir. Klasik metafiziğin üzerinde durduğu üç ana problem vardır. Bu problemler; Evrenin varlığı, Tanrı'nın varlığı ve ruhun ölümsüzlüğü problemleridir. Orta Çağ boyunca geçerliliğini sürdüren klasik metafizik anlayışı,17.yy. da doğa bilimlerindeki ilerlemelere bağlı olarak gözden düşmüş ve birçok eleştiriye konu olmuştur. Metafiziğe getirilen en etkili eleştiri Kant tarafından yapılmıştır. Ona göre klasik metafiziğin ele aldığı evrenin varlığı, Tanrı'nın varlığı ve ruhun ölmezliği problemleri varlığın bütünlüğü içinde akıl yürütme yoluyla kanıtlanamaz. Bu tür problemleri akıl ne reddedebilir ne de çözebilir. Bu nedenle metafiziğin problemleri ayrı ayrı ele alınmalıdır.
Yeni Ontoloji: Kant ve ondan sonra metafizik üzerinde duran düşünürlerden biri de varoluşçu felsefenin temsilcilerinden Nicolai Hartmann’dır (1882-1950). N. Hartmann, metafizik problemlerin özelliklerini ele almış, bu özelliklerin başlıcaları olarak şunları sıralamıştır:
- Metafizik problemler çözülmesi olanaksız problemlerdir. Bu nedenle metafizikle ontoloji eş anlamlı alanlar değildir. Çünkü ontolojinin bazı problemleri zaman içinde çözülmüş ve bu problemler felsefenin alanından çıkarak bilimin alanında yer almıştır.
-Metafizik problemler için bir değil birçok çözüm yolu önerilebilir.
-Metafizik problemler daima yeni baştan ele alınabilir. Çünkü sonuna kadar çözülemez. Sonuç olarak, ontolojinin de metafiziğin de konusu, varlık problemidir. Ancak, ontoloji, yalnızca varlık problemlerini ele alır. Oysa metafizik, varlık problemi yanında bilgi, bilim ve değerler alanında ortaya çıkan, bilimsel verilerle çözülemeyen problemlerle de uğraşır. Bu anlamda metafizik, ontolojiden daha kapsamlıdır ve bilinmeyenlerin çok olduğu evrende metafizik daima olacaktır.
VARLIĞIN MAHİYETİ :
1.Varlığı var olup olmadığı sorunu
2.Varlık varsa bunun ne olduğu sorunu
Varlığın Var Olmadığı Sorunu:
Varlığın var olmadığını savunanlar :
A) Nihilizim(Hiççilik):
Varlığın olmadığını savunan görüşlerin genel adıdır. Nihilizme göre gerçekte bir varlık yoktur. Temsilcileri Protagoras, Gorgias ve Nietzsche’dir.
B)Taoizm’i de bir çeşit nihilist yaklaşım olarak görmek mümkündür. Çin'de Lao-Tse'nin kurduğu Taoculuk gerçekliğin tüm çeşitliliğine karşın aldatıcı dünyanın varlıktan yoksun olduğunu savunur.
Varlığın var olduğunu savunanlar :
Realizm (Gerçekçilik): Varlığın gerçekten var olduğunu ileri süren insandan bağımsız ve nesnel olarak bir dış dünyanın var olduğunu savunan görüş.
Kavram realizmi: Kavramların insan zihninden bağımsız gerçek varlıklar olduğunu öne süren yaklaşımdır. Güzel insan, güzel çiçek, güzel kuş geçici varlıklar iken güzellik kalıcı gerçekliktir. Güzellik; soyut, genel ve değişmez bir varlıktır. Asıl var olan şu ya da bu insan değil insan kavramıdır. Orta Çağ boyunca süren "tümel varlıklar mı yoksa tekil varlıklar mı gerçek var olandır? Tartışması kavram realizmini İkiye ayırmıştır:
a.Nominalizm: Bu görüşü savunan filozoflar kavramların sadece nesnelerin adları olduğunu, asıl gerçek varlıkların ise tekil kavramlar "şu insan", "bu ağaç", "o ev" vb. olduğunu savunurlar.
b.Konseptualizm: Tümel kavramların var olduğunu ama kendi başlarına bir anlam taşımadıklarını, ancak bir tekille birleşmeleri halinde gerçek varlığın ortaya çıktığını öne sürerler.
Varlığın Ne Olduğu Problemi(Varlığın niteliği problemi ):
1) Varlığı Oluş Olarak Kabul Edenler:
Bu görüşü savunanlar, evrenin sürekli bir değişme ve gelişme içinde olduğunu savunurlar. Herakleitos, Whitehead bu görüşün başlıca temsilcileridir. Herakleitos'a göre evrenin ilk unsuru ateştir. Her şey ondan çıkmış ve her şey ona dönecektir. Evrende her şey sürekli olarak oluş halindedir. Whitehead'a göre de evren, sürekli, sonsuz bir oluş halinde, canlı ve dinamik bir varlığa sahiptir.
2) Varlığı İdea Olarak Kabul Edenler:
Varlığın idea (Düşünce)den oluştuğunu savunan, var olan her şeyi düşünceye bağlayan insan düşüncesinden bağımsız bir nesneler dünyasının ya da bir gerçekliğin varlığını inkâr eden yaklaşımdır. Bu yaklaşımın başlıca temsilcileri: Platon, Aristo, Farabi ve Hegel’dir.
Platon ve idealar kuramı. Platon'a göre biri duyular evreni diğeri idealar evreni olmak üzere iki evren vardır. Duyular evreni, insanın içinde yaşadığı ve sürekli değişme içinde olan, varlığın oluşunun sergilendiği dünyadır. İdealar evreni ise duyular evrenindeki her nesnenin tek bir örneğinin bulunduğu, değişmeyen, oluş içinde olmayan ve ancak akılla kavranabilen evrendir. İdealar, Tanrının zihninde var olan varlıklar da değildir. Çünkü Platon’a göre gerçekten var olan varlıklardır.
3) Varlığı Madde Olarak Kabul Edenler:
Her şeyi maddeye bağlayan, maddenin düşünceden bağımısız olarak var olduğunu, düşüncenin de maddenin bir sonucu olduğunu savunan felsefi tavra materyalizm denir. İlk Çağ’da Thales varlığın özünün su olduğunu ileri sürerken Demokritos "varlığın ana maddesi atomdur, düşünce ruhsal olaylar da atomların boşluktaki hareketlerinden ibarettir." der. Maddeciliğin klasik temsilcilerinin görüşlerine göre var olan her şey bize başka türlü görünse de gerçekte maddedir veya maddi bir şeydir. Madde mekanda yer işgal eden elle tutulabilir, somut, fiziksel, niceliksel olarak ölçülebilir, deneysel olarak gözlemlenebilir bir şeydir. Temsilciler: Demokritos, T.Hobbes, La Metrie, K.Marx'tır.
? ÖRNEK SORU (ÖSYS):
Var olan her şey maddedir. Duyum ve düşünce insan organizmasının bir hareketidir. Evrende hiçbir rastlantı yoktur. Her şey mekanik bir nedensellik sonucunda ortaya çıkar.
Bu görüşler aşağıdaki felsefe akımlarından hangisine aittir?
A) Pozitivizm B) İdealizm C) Materyalizm
D) Emprizm E) Rasyonalizm
Çözüm: Duyum ve düşünme gibi ruhsal olaylar organizmanın hareketi olarak değerlendirildiğine göre varlık maddedir. Yanıt: C
KARL MARX (1818-1883). Marx'a göre ekonomi, toplumsal yaşamın temel belirleyicisidir ve üretim araçları, üretim biçim, üretim araçlarına sahip olma durumu ve bunların meydana getirdiği sınıflaşma durumudur. O bunlara alt yapı der. Bu alt yapı, hukuk alanındaki görüşler, felsefi sistemler, ahlak teorileri ve siyasal idealleri kapsayan üst yapıyı belirler. Maddi yaşamdaki üretim biçimi politik, tinsel ve toplumsal oluşumların genel karakterini belirler. İnsanların bilinci, yaşam biçimlerini belirlemez, aksine yaşam biçimleri, bilinçlerini belirler. Marx'a göre insan, mükemmelliğe erişmiş, maddi nitelikli bir varlıktır. Madde atomdan moleküle, molekülden canlı hücreye, bitkiye, insana doğru bir gelişme gösterir. Evren olmuş-bitmiş bir şey değil, diyalektik biçimde ilerleyen bir süreçtir. Doğada hiçbir şey şu andaki gibi değildir. Her şey sürekli bir değişme içindedir. Bu nedenle maddenin bir geçmişi, şimdisi ve geleceği vardır.