Dörtlüklerle Kurulanlar
Rubai
- Aruzun özel kalıpları ile yazılır. Kendine özgü 24 kalıbı vardır.
- Her dizesi ayrı ölçüde olabilir.
- Kafiye düzeni aaxa şeklinde. Bu yönüyle manilere benzer.
- Şarap, dünyanın türlü nimetlerinden yararlanma, hayatın anlamı, hayat felsefesi ve ölüm gibi
konular işlenir.
- Fikir, kısa ve özlü olarak söylenir.
- İlk üç mısra fikrin hazırlayıcısıdır. Asıl söylenmek istenen son mısrada söylenir.
- Genelde mahlas kullanılmaz.
- İranlılardan bize geçmiştir.
- Dört dizesi birbiriyle kafiyeli (aaaa) olanlara rubai-i musarra denir.
- Bu türün en büyük şairi Ömer Hayyam’dır. Anadolu’daki öncüsü Mevlana’dır. Azmizade Haleti
(17.yy) rubaiyi meslek haline getirmiştir. Ayrıca Yahya Kemal, Arif Nihat Asya’nın rubaileri vardır.
Örnek:
Gördüm seni elden ihtiyârum gitdi
Bakdum kadüne sabr u karârum gitdi
Hâk oldum ü her yana gubârum gitdi
El-kıssa kapunda i'tibârum gitdi (Fuzulî)
Tuyuğ
- Kafiye şeması rubai gibidir. (aaxa)
- Genellikle lirik tarzda olan ve aaaa şeklinde kafiyelenen tuyuğlara musarra tuyuğ denir.
- Cinaslı kafiye kullanılması ve aruzun yalnızca failatün/failatün/failün kalıbıyla yazılması yönüyle
rubaiden ayrılır.
- Konu sınırlaması yoktur. Daha çok aşk, aşk acısı ve şarap konusu işlenmiştir.
- Divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir.
- Tuyuğlar da maniler gibi bağımsız dörtlükler halinde yazılır.
- Genelde mahlas kullanılmaz.
- Kadı Burhaneddin bu türün kurucusu sayılır.Seyyid Nesimi, Ali Şir Nevai, Sultan İskender Şirazi
tuyuğ nazım biçiminde yazan şairlerdendir.
Örnek:
Dalmışam şol bahre kim pâyânı yok
Batmışam şol gence kim hüsrânı yok
Bulmuşam şol bedri kim noksânı yok
Girmişem ol şehre kim vîrânı yok (Seyyid Nesimî)