2.ÜNİTE PSİKOLOJİNİN TEMEL SÜREÇLERİ
Davranışın Oluşum Süreci Canlılık özelliği gösteren tüm varlıklara organizma denir. İnsan, hayvan ve bitki birer organizmadır. İç ve dış çevreden gelerek duyu organlarını harekete geçiren her türlü etkiye uyarıcı denir. Susama, acıkma, üşüme gibi uyarıcılar içten gelen; ışık, ses, koku gibi uyarıcılar ise dıştan gelen uyarıcılardır. İçten veya dıştan gelen uyarıcılar, yeteri kadar güçlü olursa duyu organlarını etkiler ve davranışın ortaya çıkmasını sağlar. Davranış, organizmanın içsel ve dışsal uyaranlara karşı gösterdiği her türlü tepkidir. Bu tepkiler; yürümek, koşmak gibi doğrudan gözlenebilen vücut hareketleri ya da doğrudan gözlenemeyen duygu ve düşünceler olabilir. Zihinsel süreçler ise dikkat, algılama, problem çözme, hatırlama, rüya görme, hayal kurma gibi doğrudan gözlenemeyen ancak organizmanın davranışını etkileyip yönlendiren beyin temelli işlemlerdir. Duyum, algı, öğrenme, bellek, hatırlama, kişilik gibi psikolojik süreçlerin tümü uyarıcı ve davranış arasında yer alır.
DAVRANIŞ TÜRLERİ:
Doğrudan Gözlenebilen Davranışlar: Yürümek, koşmak, bale yapmak gibi Doğrudan Gözlenemeyen Davranışlar: Düşünmek ve hayal kurmak gibi İradeli Davranışlar: Ders çalışmak, yüzmek gibi İrade Dışı/İstemsiz Davranışlar: Refleksler, irkilme gibi
Davranışların ortaya çıkma nedenlerini açıklamak her zaman kolay değildir çünkü insan karmaşık bir organizmadır. Davranışların nedenlerini açıklarken insanın biyolojik özelliklerini, sosyal ve fiziksel çevresini, deneyimlerini, fizyolojik durumunu dikkate almak gerekir.
1. Aynı uyarıcı aynı organizmada farklı tepkilere yol açabilir. Örneğin: Bir yemek aynı insan tarafından bazen istenirken bazen de istenmeyebilir.
2.Aynı uyarıcı farklı organizmalarda aynı tepkiye neden olabilir. Örneğin, ders zili çaldığında öğrencilerin derse girmesi.
3.Farklı uyarıcılar aynı organizmada aynı tepkiye sebep olabilir. Örnek: Bir insan; fareden, kediden ve yılandan korkup aynı tepkiyi verebilir.
4. Farklı uyarıcılar farklı organizmalarda aynı tepkiye yol açabilir. Örnek: Bir insan şan şöhret için çalışırken başka bir insan para kazanmak için çalışıyor olabilir.
5.Aynı uyarıcı farklı organizmalarda farklı tepkiye sebep olabilir. Örnek: Futbol maçını izlemek kimi insan için cazip iken kimi insan istemeyebilir.
PSİKOLOJİK SÜREÇLERLE BİYOLOJİK YAPI ARASINDAKİ İLİŞKİ
Modern psikolojiye göre psikolojik süreçlerle biyolojik yapı ilişki içindedir. İnsan bedeninde psikolojik süreçlerle yakından ilişkisi olan sistemler endokrin sistemi ve sinir sistemidir. Bu iki sistem birlikte çalışarak organizmanın kontrol ve düzenini sağlar. Hormonların salgılanmasından endokrin sistemi sorumludur.
Bazı psikolojik rahatsızlıkların nedeni hormonlardaki düzensizliklerdir. Hormonlar ergenlik, yaşlılık gibi geçiş dönemlerindeki davranış değişikliklerini de etkiler. Sinir sistemi vücudun elektrokimyasal iletim ağıdır. Her türlü davranış, beynin değişik bölgelerinde yer alan sinir hücrelerinin etkinliği ile gerçekleşir. Değişik duyu organlarından gelen binlerce bilgi sinir sistemi sayesinde taşınır, işlenir ve bu bilgilere uygun yanıtlar oluşturulur. Sinir sistemi, merkezî ve çevresel sinir sistemi olarak ikiye ayrılır. Beyin ve omurilikte bulunan nöronlardan oluşan sisteme merkezî sinir sistemi denir.
Sinir hücresi ya da nöron sinir sisteminin temel fonksiyonel birimidir.
Sinirsel uyarıları elektriksel ve kimyasal yolla iletir. Sitoplâzma adı verilen hücre sıvısı ile dolu olan hücrenin gövdesi büyüktür ve çekirdek burada yer alır. Kısa uzantıları dendrit, uzun uzantıları akson olarak adlandırılan sinir sistemini oluşturan hücrelerdir. Nöron çeşitlerine göre nöron gövdesinden çıkan uzantıların sayısı ve şekli değişiktir. Başka hücrelerden gelen uyarılar dendritlerin uçlarından alınır ve aksonların uçlarından diğer hücrelere iletilir. Her türlü davranış, beynin değişik bölgelerinde yer alan bir grup nöronun etkinliği ile gerçekleşir.
BEYİN
Beyin, en karmaşık psikolojik davranışların gerçekleştiği merkezdir. Beynin dış yüzeyi, beyin kabuğu (korteks) adı verilen ince bir tabakayla kaplıdır. Bu tabaka, milyarlarca sinir hücresiyle doludur. Beyin kabuğu üzerinde gözlerden, kulaklardan, burundan ve kaslardan gelen mesajları değerlendiren ve yanıtlayan farklı alanlar vardır. Bu da farklı etkinlikleri aynı anda yapabileceğimiz anlamına gelir. Beyin kabuğunun altında beynin rengi pembeden beyaza dönüşür. Ak madde adı verilen bu kısım, beyin kabuğuna giden ve oradan gelen aksonlardan oluşur. İnsan beyni iki yarım küreye ayrılmıştır. Bu yarım kürelerde beş beyin lobu yer alır. Ön lob bilinçli düşünme, yan lob duyguları işleme, arka lob görme, şakak lobu ses ve kokuyu algılama işlevlerini gerçekleştirir. Beynin sol yarım küresi bedenin sağ, sağ yarım kürede bedenin sol yanına mesajlar gönderir ve alır. Çünkü beynin sol ve sağ tarafından gelen sinirlerin bir kısmı, omurilik soğanı adı verilen, omuriliğin beyin içine giren kısmında çaprazlaşır. Omurilik soğanı; nefes alma, yutma, sindirim ve kalbin çarpması gibi eylemler üzerinde etkilidir. Sağ ve sol yarım küre, milyonlarca sinirden oluşan kalın bir sinir demetiyle birbirine bağlıdır. Beynin alt arka tarafın da beyincik denilen küçük bir bölge yer alır. Beyincik; bedenin dengesini, hareketler arasındaki iş birliğini ve uyumu sağlar.
KALITIM VE ÇEVRENİN PSİKOLOJİK SÜREÇLERE VE DAVRANIŞLARA ETKİSİ
Edinilmiş donanım olarak adlandırılan çevre, organizmanın ilişki kurduğu varlıklar ve ortamın tümüdür. Organizma bu çevre içinde doğar, büyür; çevreden aldığı etkilere tepki göstererek varlığını sürdürür.
Doğum öncesi çevre, insanın anne karnında geçirdiği yaklaşık dokuz ay on günlük süreyi kapsar. Yaşanılan bölge, şehir, iklim koşulları, ev, okul ve gidilen diğer mekânların dekorasyonu, bu ortamlardaki renk, ışık, basınç gibi özellikler fiziksel çevreyi oluşturur. İnsanlar arası etkileşimden doğan, toplumsal olay ve olgulardan oluşan çevre ise sosyal çevredir. Örf, âdet, gelenek ve görenekler bireyin kültürel çevresini oluşturur.
Doğuştan donanım olarak adlandırılan kalıtım, anne babadan gelen genetik özelliklerin çocuğa aktarılmasıdır. Kalıtım denilince göz rengi, kan grubu, saçın kıvırcık veya düz olması gibi fiziksel özellikler ile yetenek, mizaç (huy) gibi psikolojik özellikler akla gelir. Kalıtım ve çevre karşılıklı etkileşim içindedir.
Örneğin organizmanın sağlıklı gelişimi için doğum öncesi çevre çok önemlidir. Bu dönemde annenin geçirdiği hastalıklar, içinde bulunduğu çevre, aşırı stres, hava kirliliği gibi olumsuz koşullar, aldığı ilaçlar ve zararlı maddeler bebeğin gelişimini dolayısıyla davranışlarını etkiler. Genetik faktörler de çevreyi şekillendirebilir. Örneğin doğuştan dürtüsel ve hareketli bir yapıya sahip olan çocuğun tehlikeli ve sınır tanımayan davranışları anne babanın daha olumsuz tutum sergilemesine neden olabilir.